10 Kasım 1978 de Los Angeles’te doğmadı. Ürdün krallık ailesi ya da Dubai şeyhleri ile hiç bağlantısı yok. Babası da büyükelçi olarak herhangi bir ülkede görev yapmadı. Aile büyüklerinin “okumaz bu oğlan” dedikleri kadar var. Kapitalizme inat, harçlıklarla kurulmuş birkaç dergide editör, çaycı, yazar olarak çalıştı. Allah kimseyi açlıkla sınamasın dedikten sonra bazılarına bazı kelimelerini “reklam amaçlı” sattı. Yazılmış ve fakat yayınlanmamış birkaç romanı daha var.
Buğday tarlasının ortasındaysan ister gül ol, ister karanfil, istersen menekşe... İğretiydin işte. El ile sökülmesen bile bir tırpan gelip alacaktı gövdeni.
"Buğday tarlasının ortasındaysan eğer ister gül ol, ister karanfil, istersen menekşe... İğretiydin işte. El ile sökülmesen bile bir tırpan gelip alacaktı gövdeni."
Kitapçımın kendi yayın evinden çıkma bir kitap. Bir gün gittim rafları dolaşıyorum dedi ki al bunu oku beğenmezsen getir başka kitap vereyim yada paranı vereyim dedi o kadar emin çünkü kitaptan ..
Neyse lafı fazla uzatmayacağım hemen değerlendirmeye geçeceğim .
Kitabı elime aldım 1 saatte 70.sayfaya geldim ama nasıl geldim hala kendime inanamadım diyorum ki 10 sayfa anca okumuşumdur.
Yani uzun lafın kısası kitap mizah dolu sürükleyici ve hayatın gerçek yüzünü gösteren gösterirken eğlendiren bir kitap . Ben beğendim sizlerede tavsiye ederim :)
BulaşıkDündar Can Daş · Göktuğ Ofset Yayınları · 201826 okunma
Okudum ve bitti Kaya'nın hikayesi..
Aslında sona yaklaştıkça biraz daha yavaştan almayı denedim hemen bitmesin diye lakin yapamadım..
....
Kitabı çok beğendim, kaç gündür Kaya'yla yatıp Kaya'yla kalkıyorum..
Kaya'yı çok sevdim..
Kitabı çok sevdim ben..
Lütfen yaz sen sevgili Dündar Can Daş...
Daha çok yaz, her sene bir kitap yaz..
BulaşıkDündar Can Daş · Göktuğ Ofset Yayınları · 201826 okunma
Geçen gün Kadıköy'deydim.
Modadan, Kadıköy'e sokak aralarında aheste aheste yürüdüm. Kadınlar her yerde aynı dedirten manzalarla karşılaştım. Kadınlar balkonlarından kilimlerini silkeliyorlardı. Yuuh anasını dedim. Ne kadar gelişimci semtte de yaşasanızda şu bencil hareketleriniz bırakmanızı bakışıyla yoluma devam ettim.
Nereden dinlenir, nerede çayımı yudumlarım hiç bir planım yoktu.
Bir kaç gün önce bir arkadaşlar yoğurtçu parkını sohbet arasından yad edip güzel hayaller kurmuştuk.
Bir de bakarım ki yoğurtçu parkının önüne gelmişim. Bu bir işaret olmalı deyip parkta oturma kararıyla bahçeye girdim.
Bahçenin bir köşesine gittim. Her zamanki gibi insanlardan az uzak durma isteğiyle onlara sırtım döndük vaziyette sandalyeme kuruldum.
Önce çay içmek için bakındım. Kimselerin gelip gittiği yok. Meğer self servis miş. Çayımı alıp, yanımdaki kitabın sayfalarının içinde kaybolmak adına eyleme geçtim. Kitabın sayfalarından bağımsız kalmışım, zihnimde ki fikirlere kendimi tebessüm ederken yakaladım.
Neydi o fikir... Kitabını yoğurtçu parkına bırakmam. Kaya yoğurtlu mezeleri ve garson olmayı seviyordu. Kaya için daha şahane bir yer düşünemezdim. Bir de Kaya'nın canı hiç sıkılmayacak onu rafta küçük prensin yanına bıraktım
BulaşıkDündar Can Daş · Göktuğ Ofset Yayınları · 201826 okunma