Beton sevdası, 60'larla beraber İstanbul'u istila etmeye başladı. Tarihi eserlerin tırpanlanmasıyla açılan bulvarlar, Amerika arabalarına verilen gazlar, yol yapmak için el konulan tarlalar, istimlâkler, apartmanlar, rahat yaşama hevesleri derken İstanbul'da büsbütün yanlış bir kentleşmenin çürük temelleri atıldı. Bağlar, bahçeler, bostanlar manzaramız olmaktan çıktı, yerini uzun süre gözümüzün önünden gitmeyecek olan inşaat sahneleri ve çamur deryaları aldı.
Oysa ki artık bizi çevreleyen her eşya gibi, tavırlar, jestler, duygu ve düşünceler de "Çin malı", sosyal medyada bir atımlık ömrü olan birbirinin kopyası yaşantılar...