İbn Ebî Revvâd babası vasıtasıyla rivayet ettiği bir haber şöyledir:
"Allah Teâlâ der ki: 'Şüphesiz ben Allah'ım.Mülkün sahibiyim. Sultanların,hükümdarların kalpleri benim elimdedir.Şayet ben bir milletten razı olursam,onların sultanlarını insanlarına karşı merhametli kılarım.Bir millette de buğzedersem sultanlarının kalplerini halklarına karşı kin ve öfkeyle doldururum.Bu sebeple,sultanlara lânet etmekle uğraşmayın.Bana tövbe edin ki ben de onları sizlere karşı şefkatli ve merhametli kılayım."
Tenbihü'l Gâfilîn
📌 İSYAN ETMEMEK ZULME RAZI OLMAK DEĞİLDİR
Resûlüllah Efendimizin (sav) ümmetine,yöneticilerden gelecek haksızlık ve zararlara sabırla mukabele tavsiyesi,onları zulme boyun eğmeye davet değil; bilâkis isyan yoluyla, devlet ve millet bütünlüğünü zedeleyecek daha büyük zulüm ve zararlardan kaçındırmak hikmetine mebnidir.
sorularlaislamiyet.com/zalim-yonetime-...
📌 #218094450
📌 #218096492
📌 #113053000
Müslümanla mümin arasındaki farkı okuduk.Toplumun yüzde kaçı mümin?Bu hale gelmemizde hepimizin payı var.O yüzden hadi savaşalım diyecek ümmet bilinci yok laik olmadığımız içinde demek ki devlet başkanıda hak ettiğimiz gibi değil.O yüzden enerjimizi şikayet etmek yerine istiğfarlara yönlendirirsek Rabbimin de buyurduğu gibi kalpleri çevirir.
Nikâhta denklik beş konuda dikkate alınır:
1. Din konusunda eşitlik
2. Neseb
3. Salâh (sâlih bir kimse olmak)
4. Meslek
5. Mehir ve nafakayı ödeyebilme gücü
(
Hikmet ehli bir zat demiştir ki: Altı şey vardır ki, bunlarla kişinin cahil olduğu anlaşılabilir:
1. Yersiz öfkelenme. Bir kimse sebepsiz yere insanlara, hayvanlara ve hatta hoşuna gitmeyen her şeye kızarsa bu onun cahil biri olduğunun belirtisidir.
2. Faydasız konuşma. Akıllı kimse kendisine ve etrafındakilere fayda vermeyecek sözler sarf etmez. Aksi durum cehaletin alametidir. O halde kişi konuştuğunda hem dinine hem de dünyasına fayda verecek şeyler konuşmalıdır.
3. Yerinde olmayan harcama. Kişinin malını, hak sahibi olmayan ve kendisine ecir kazandırmayan yerlere vermesi, onun cahil olduğunun alametidir.
4. Herkesin yanında, uluorta bir sırrı ifşa etmek.
5. Herkese güvenmek.
6. Dostunu düşmanından ayıramamak. Yani kişi dostunu tanımalı ve dostluğun gereği olarak yaklaşmalı, düşmanını da tanımalı ki ondan kaçabilmeli. İlk düşman şeytandır. O halde ilk önce ondan uzaklaşmalıdır.
toplumla İslam daveti arasına duvar koyma maksatlıdır. O duvarı aşmanın etkili yolu ise İslam’ı, her tür kompleksten uzak olarak bütün yanları ile yaşamaktır. Samimiyeti amel ile ispatlamaktır. Öyle olunca toplum farkı görür ve İslam davetçisini dinler, dinleyince de etkilenir.
Samimiyet öyle etkili bir lisandır ki lafızlar anlaşılmazsa dahi muhataba tesir eder.
Japonya’ya kadar gidip İslam’a davette bulunan pek yaşlı ve şu an merhum bir zata sormuştum.
Ebu'l-Leys Semerkandî “Bilmediğiniz bir diyarda, lisanlarını bilmediğiniz insanlara İslam’ı anlatmak zor değil mi?”, şahadet parmağını kaldırarak “Allah bir demek çok kolay!” diye cevap vermişti. Allah rahmet eylesin. “İnanıyorlar mı?” diye sorduğumda “Çooook!” demişti.
Hakikaten ciddiyetle yoğrulmuş, vakarla şekil bulmuş samimiyet, insanlığın ortak dili gibidir. Davetçi o ortak dili yakaladığında kendisini anlamayanı da irşad edebilir.
Kıskançlık sadece şu iki durumda caizdir.
Adamın birine Allah Kur’ân okumayı nasip etmiş ve o da gece gündüz onunla ibadet etmiştir.
Bir de adamın birine Allah bol servet vermiş, o da gece gündüz o maldan hayır etmiştir.