Kitabı bitireli en az dört gün oluyor ve ben bu kitabı anlatabilecek cümleleri bir araya getirmek için o andan beri çabalıyorum. Düşündüğüm her başlangıç beni yeniden ve sürükleye sürükleye kitabın içine çekti desem yeri var... Çünkü, sadece bir 'kadın'la başlayıp onlarca 'kadın'la devam eden hikâyesinde çaresizce kayboldum.
Şehrazat... Yazar kadın. Çekmecelere gömdüğü eski hikâyelerini silah zoruyla gün yüzüne çıkarmak zorunda kalıyor ve anlatmaya başlıyor. Önce sayısız 'kadın'larından birinin hikâyesini anlatıyor sonra kadın'ın gerçeğini... Ardından başka bir 'kadın'a geçiyor... Sonra başka bir 'kadın'a... Fakat hikâyeyi okurken ayrı, gerçeği okurken ayrı, apayrı bir duygu seli insanı mahvediyor, yakıyor, yıkıyor. Hikâyenin muazzamlığına gizlenmiş acı dolu gerçekler art arda surata tokat gibi çarpıyor.
Ece Hanım'ın kalemi yine vurmuş. Yalnız cidden sağlam vurmuş. Tıpkı 'Her Şeyi Baştan Anlat' romanında olduğu gibi ince ince girdiği hikâyesini sürükleyip, zirve yaptırıp, yeraltı edebiyatından gün yüzüne çıkarmış...
Yazımı harikaydı. Anlatımı da. Okuması ise ah, "okuyun işte, kesinlikle okuyun," der ve burada keserim konuyu...
Ah Yavuz... Canım Yavuz... Nam-ı diğer Yavuz Kahraman... Kısa boylu ancak boyuna göre koca yürekli Kahraman... Bir de duygu dünyasındaki heyecan veya stresine göre "Şeyyy..." ;)))
Çok seviyorum çocuk edebiyatını. Öyle seviyorum ki, her bir hikayede yazarların becerisiyle kendi çocukluğuma dönüyor, onlar sayesinde doyamadığım çocukluğumu yeniden yaşıyorum. Oysa ben büyüyeli çok oldu. Şimdi iki çocuk büyütüyor, ve kendi yavrularımı büyütürken yeniden büyüyorum sanki. Yine de 'geçmiş, geçmiyor arkadaş!'
Bu hikaye de böyleydi. İçimizden birilerinin çocukluğunda yaşadığı olası anıları yakalatacak kadar iyiydi. Ece Hanım'ın kalemi de yine esprili, yine sevgi dolu, yine eğitici, yine hayal gibi gerçekti.
Yavuz Kahraman, ailesi ile birlikte taşındıkları yeni mahallesinde, yeni apartmanında, yeni okulunda neler yaşadı? Yaşarken neler hissetti?
Okuyunca onunla yaşadım, okuyunca onunla güldüm, onunla meraklandım, onunla üzüldüm, onunla başardım. Ben okudum, sıra oğlumda... ;)))
Herşeyi merak eden, sorgulayan bir çocuk olan Can, Can’ın babası ve savaşın kötü etkilerinin yaşandığı yerden gelen Tahir üzerinden savaşın etkileri, doğaya kötü davranılması, aile bağları, arkadaşlık gibi konulara değinen felsefik/mistik bir kitap.
Merhabalar, bu kez size bu yazarla tanışmamı sağlayan bir çocuk kitabı ile geliyorum :)
Okurken kitabın içindeki çizimler ve yazarın dili ile Küçük Prens’e benzettiğim bir kitaptı. Dili gayet basit ve anlaşılır, kurgusu biraz zayıf olsa da konusunun güzel olduğunu düşünüyorum. Ama sadece bu kadar, şimdi kitap hakkındaki olumsuz düşüncelerime geçiyorum.
Bir kere çocuk kitabı denilmiş ama bir çocuk için çok fazla miktarda hüzünlü ve mistik öge var. Ayrıca savaşın etkilerini, dünya sorunlarını küçük bir çocuk nasıl anlasın?
Kitaptaki baba karakteri genel olarak kötü huylu biri ve Can’ı asla anlamıyor. Anne karakteri ise Can’ın güvenli limanı. Baba karakterinin kötü olarak gösterilmesi benim hiç hoşuma gitmedi açıkçası.
Ayrıca olay geçişlerinin zayıf olduğunu düşünüyorum mesela kitabın ilerleyen sayfalarında babası ile Can futbol oynamaya giderler ama aslında bu Can’a göre bir şey değildir, babasına bunu anlatmakta zorlanır ve bir süre sonra Can’ın forması ile astral seyahate çıkar. Bu kısım o kadar hızlı işlenmiş ki tekrar okumak durumunda kaldım. Ayrıca astral seyahat teriminin çocuklara uygun olduğunu hiç düşünmüyorum.
Mistik ve felsefik ögeler içeren bu kitabı 12 yaşından büyük çocuklara ve yetişkinlere öneriyorum, ama daha küçük çocuklara değil.
Kitapla kalın :)
Romanın kahramanı, hayatın anlamsızlığı karşısında intiharı seçen bir genç adam. Kitap, onun çatıdan atlamadan önceki son anlarını ve yaşadığı içsel çatışmaları anlatıyor. Ve, varoluşsal bir sorunla boğuşan bireyin dramını keskin bir dille ortaya koyuyor....
Kitap, birinci şahıs 'ın anlatısı (Monoloq) olarak kaleme alınmış. Anladığım kadarıyla Albert Camus, Osamu Dazai ve az da olsa Jeffrey Eugenides Literaturasının logikasını taşıyor.
Bütün olarak ele alındığında, akıcı bir ritorikası var. Hayata İronik, Melanxolik bir prizmadan bakan genç bir Camarader'in life story'si... ) ...
Yok Olma KılavuzuEce Erdoğuş · Doğan Kitap Yayınları · 201139 okunma