Eda Omaç 1981 yılında Almanya’da doğdu. Okul hayatı boyunca korolarda yer aldı. Kağıt kalem her zaman en iyi arkadaşı oldu. 2003 yılında profesyonel olarak şarkı sözü yazmaya ve beste yapmaya başladı. 2008 – 2010 yılları arasında Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde eğitim gördü. 2011 yılında sözü ve müziği kendisine ait olan “Sebepsiz Çık Gel” adlı ilk single çalışmasını internet üzerinden yayımladı. 2012 – 2013 yılları arasında, Peron müzik grubunda geri vokal olarak yer aldı. Aynı grubun “İnsansız Şehirler” adlı ilk albüm projesinde de bulundu. 2013 yılında, üç yıl birliktelik yaşadığı Yetkin Omaç ile evlendi. Yetkin Omaç’ın 2014 yılında dijital platformlar üzerinden yayımladığı “Uyan” adlı şarkının sözlerini yazdı. Yine aynı yılda eşiyle birlikte yaptıkları eğlenceli akapella videoları sosyal medyada dikkat çekmeye başladı.
Yetkin Omaç ile birlikte yaptıkları “Değmez” adlı single çalışması yakında dijital platformlardan yayımlanacaktır.
Ayrıca fantastik-gerilim türündeki ilk romanı “Persona” sonbaharda raflardaki yerini alacaktır.
Aklım odalara bölünmüş. Kapılarını ardına kadar açıp kaçtığım odalar var. Bazen kapıları çalarak, bazen de çalmadan daldığım odalar... Kapısını sertçe vurup çıktığım odalar... Kapısını aralık bıraktığım kapılar... Anahtarını kaybettiğim kapılar... Karşımda asice dikilen kapılar... Kendiliğinden açılan kapılar... Kimine asla dönmek istemediğim odalar, kiminden hiç çıkmak istemediğim odalar... İç içe odalar ve ardı ardına uzanan kapılar. Açılıyorlar, kapanıyorlar...
Bence kitabın dili çok sıradan ve basitti. Kitabın konusu ise ilgi çekiciydi. Mükemmel bir kitap olabilirdi. Ayrıca kitaptaki karakterlerin mıç mıç davranışları bana itici geldi. Son 60-70 sayfa çok iyiydi ona lafım yok. Kitabın gerçek fiyatı ne kadar bilmiyorum ama ben 1 TL'ye aldım bir kampanyayla. Alsanız da olur almasanız da.
Persona - Eda Omaç
Carl Gustav Jung, bireyin günlük yaşamda çevresiyle olan ilişkilerindeki tavrını "Persona" ya da Türkçe karşılığıyla "Maske" olarak tanımlar.
Jung'a göre; dışarıya bakan rüya görür ve hayal dünyasında kaybolur, içeriye bakan uyanır ve kendini keşfeder.
Rüyalarınızla gerçekleri karıştırsanız ve bunun farkında olmasanız gerçekle yüzleştiğinizde nasıl hissedersiniz?
Gerçekle rüya arasındaki ipte dengede durmaya çalışan Rüzgar'ın verdiği mücadeleyi okurken gerçeklik algınızı kaybedecek, varlık ile yokluk arasındaki algı karmaşasının oluşturduğu girdabın çekimine karşı koyamayacaksınız.
İncelemek için kitabı elime almıştım sayfaları karıştırırken bir baktım ki bitmiş :) Kitap beni o kadar içine çekti ki Rüzgar'ın ne zaman rüya görüp ne zaman gerçekleri yaşadığını bir an ben bile düşünür oldum. Çok akıcı bir dili olmakla beraber çok da sürükleyici bir roman olduğunu düşünüyorum. Eda Omaç ilk kitabında okuyucuyu kitaba odakladığına göre diğer kitapları nasıl olur bilemiyorum :)