Egemen Bezci doktorasını İngiltere’de Nottingham Üniversitesi’nde tamamladı. İngiltere Kraliyet Tarih Topluluğu’nun seçilmiş bir üyesidir. İngiltere, Tayvan, Yeni Zelanda ve İsveç’teki üniversitelerde doktora sonrası akademik çalışmalar yürütüp Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGIT) akademisi gibi kuruluşların akademilerinde güvenlik üzerine ders vermiştir. Çalışmaları Bulletin of the Atomic Scientists, New Scientist, National Interest, War on the Rocks, Routledge, Bloomsbury, Stanford University Press, Lexington ve Koç Üniversitesi Yayınları gibi akademik ve popüler yayın organlarında yer almıştır.
CIA ve MI6’in görev ve sorumlulukları, yasal olarak dış istihbarat operasyonları ile sınırlandırılmıştı. Fakat MAH hem iç hem de dış istihbarat ile görevlendirildiğinden, içeride ve dışarıda yetki ve sorumlulukları çoğu zaman örtüşüyordu.
Soğuk Savaş'ın başlangıcından bu yana Türk istihbarat subayları sadece askerî ve taktik istihbarat toplamak için değil, aynı zamanda biyografik istihbarattan iktisadî istihbarata kadar çeşitli kaynaklardan gelen bilgiyi analiz etmek için eğitilmişlerdi. Bu doğrultuda Genelkurmay'ın birinci şubesi, çok yönlü istihbaratı inceleyerek millî istihbarat değerlendirmeleri yapan bir şube haline geldi. Özellikle Türkiye'nin NATO üyeliğini takiben, Türk subaylarının NATO'nun özel operasyonlarındaki etkinliğini arttırmak ve Türkiye'nin istihbarat kapasitesini geliştirmek amacıyla müşterek istihbarat okulları kuruldu.
Çok uluslu örgütlerde etkili bir istihbarat işbirliği mekanizması kurabilmek için üye ülkeler kendi hedef, kaynak ve kapasitelerinin, başkalarının eline geçmeyeceğinden emin olmak zorundadırlar. NATO'nun KOZMİK güvenlik sistemi ve bu sistemin İngiliz istihbaratı tarafından denetlenmesi, üye ülkelerin bu konuda hızlıca güven inşa edebilmesini sağladı. Türkiye'nin gizlilik algısı ve istihbarat teşkilatının yapısı da NATO üyeliği sonrası teşkilatın standartlarına uyum sağladı.
İkinci Dünya Savaşı'nda, çatışmanın ortasında tarafsız bir ülke olan Türkiye'de on yedi farklı ülkenin istihbarat servisi bulunuyordu ve bu örgütler, güneydoğu Avrupa ve Ortadoğu'daki operasyonlarını Türkiye üzerinden yönetiyorlardı.
Türkiye, anti-komünist uygulamaları hayata geçirmek konusunda hiçbir zaman gelişigüzel davranmadı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra da devam eden MAH'ın komünist avı, 131 TKP üyesinin tutuklanmasına yol açarak 1953 yılında partiyi neredeyse tamamen bitirmişti. Türkiye'de güvenlik güçlerinin komünizmi kontrol altına alma çabaları dikkate değerdi. Temmuz 1958 yılında bir güvenlik değerlendirmesi yapan MI5, Ankara'nın endişelerine rağmen, Türkiye'de örgütlü bir komünizm tehlikesi olmadığını Londra'ya bildirdi.25 Benzer bir değerlendirmeyi 1960 yılında yapan CIA, Türkiye'de komünizmin güvenlik güçleri tarafından neredeyse tamamen etkisiz hale getirildiği sonucuna varıyordu. CIA, raporun devamında şu notu düşecekti: “Yabancı propagandanın ülkeye girişi, etkili bir şekilde engelleniyor... Doğu Bloku radyolarından, Türkiye’nin kronik ekonomik problemlerine yönelik propaganda yapılsa da çok etkili olamıyor.