Bu tarz bir bağlanma dayakçı erkekler ile kurbanları arasında da görülür, ancak failin davranışında kadınları ve çocukları evin erkeğinin malı olarak gören kültürel söylemlerin de etkisi vardır. Böyle tavırlar " toksik erkeklik" kavramının merkezinde yer alır; bir erkek olarak " kimse bana hayır diyemez" inancı da buna dahildir. Yakın tarihli üzücü bir örnek olarak Avusturyalı profesyonel rugby oyuncusu Rowan Baxter'ın ayrıldığı karısını ve çocuklarını tehdit etmesi, ardından da peşlerine düşmesi verilebilir. İzlerini bulunca içinde oldukları arabanın üstüne benzin döküp ateşe vermiştir. Yangını söndürmek için yardıma koşanları püskürtmüş, ailesi feci bir biçimde can verirken Rowan Baxter bir bıçak çıkarıp kendini öldürmüştür. Bize akilalmaz gözükse de Rowan Baxter' ın kafasında eylemlerinin makul mantık çerçevesinde olduğuna eminim: Eşi ve çocukları " onundu " ve onlarsız yaşayamıyorsa onlar da onsuz yaşamamalıydı. Toksik erkeklikler kadar toksik kadınlıklar da vardır ama şiddet bağlamında özellikle bu " kendinde sahip olmaya hak görme " kavramı risklidir.
Ilaç tedavisi bazen işe yarar, bazense yaramaz; yazar ve ruh sağlığı hemşiresi Nathan Filer' ın etkileyici sözlerle betimlediği gibi, ilaçlar halüsinasyonları kesebilir ama keder veya korkuyu gideremez.
Tanıdık Şeytan - Bir Adli Psikiyatrın Notları şu kitabın ilk 15 sayfası asla okunmuyor ve çok akademik yazılar içeriyo ama sonrasında baya sarıyo ya keşke daha önce okumaya çalışsaydım şu lanet 15 sayfayı
Tanıdık Şeytan,belli bir suçtan hüküm giymiş ya da suç işlemeye eğilimi olan şiddet failleri ile çalışan adli psikoterapist Dr. Gwen Adshead'in yıllar içinde gördüğü vaka çalışmalarından alarak birleştirdiği 11 klinik portreyi işliyor. Giriş kısmında; ötekileştirildiği kadar büyüleyici olan Kötülük kavramına değinen yazar, çalıştığı
Bunu hep ve her yerde savunurum: Bir insanın içindeki iyilik ve kötülükle doğduğunu savunurum. İyiliği ve kötülüğü yüzde ellilik dilimler şeklinde düşünebilirsiniz. İnsanlar aklı erecek yetişkinliğe ulaştıklarında içlerindeki bu iyiliğe ve kötülüğe kulak verirler. İyi bir insan mı yoksa kötü bir insan mı olacaklarını böylelikle seçerler. Yani
Kitabı öncelikle psikolog, psikiyatr veya psikoterapist gibi alanlarda çalışanlara ya da bu alanlara ilgi duyanlara önermek istiyorum.
İncelememe gelirsem, doğrusu kitaptan etkilendim. Genel olarak her suçluyu “suçlu, katil, hırsız” vesair diye adlandırırız ama anlamak ya da anlamaya çalışmak konusunda hep eksik kalırız. Hoş bu bizim görevimiz değildir ama kendi deneyimlerime dayanarak hiçbir şey sebepsiz değildir, buna inanırım.
Kitapta da adli psikiyatrist, kendi hastalarından bahsediyor ve onların acı hikayelerini gözler önüne seriyor. Tabi hiçbir suçluyu haklı çıkarmak gibi bir durum söz konusu değil. Kişilerin hikayesini okudukça kimsenin hiçbir şeyi durduk yere yapmadığını anladım. Ailesi tarafından kabul edilmeyen ve beğenilmeyen, ruhsal hastalığa sahip bir bireyin babasını öldürmesi örneğin. İnsan değişik bir varlık vesselam.