Huzeyfe (radıyallahu anh) şöyle dedi: "Bana gelince, rab olarak Allah'tan, nebi olarak Muhammed'den (sallallahu aleyhi ve sellem), din olarak İslam'dan, önder olarak Kur'an'dan, kıble olarak Kabe'den, kardeş olarak mü'minlerden razı oldum."
Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik eden bir Rasul geldiğinde: Yani Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) peygamber olarak gönderildiğinde ehli kitapdan bir grup, Sanki (hak olduğunu) bilmiyormuş gibi Allah'ın kitabını (kitaptan kastın Tevrat olduğu söylenmiştir, "Kur'an'dır" diyenlerde olmuştur) arkalarına attılar:
Şa'bi şöyle der: "Tevrat'ı okuyorlar ama onunla amel etmiyorlardı." Süfyan b. Uyeyne "Onu ipek ve dibac kumaşa yazıyorlar, altın ve gümüşle süslüyorlar ancak onunla amel etmiyorlardı. İşte bu onların kitabı arkaya atmalarıydı" der.
Hasan Basri'ye bir adam geldi ve şöyle dedi:
Benim çok sevdiğim bir kızım var ve onunla evlenmek için birçok kişi benden ricada bulundu kızımı kiminle evlendirmemi tavsiye edersin?
Hasan Basri :
"Kızını Allah'tan korkan bir kimseyle evlendir eğer kızını sever ve ondan memnun kalırsa kızına ikramda ve hürmette bulunur eğer öfkelenirse ona zulüm etmez" dedi.
Abdullah İbn Mesud (ra) buyuruyor:
"Allah katında en büyük günahlardan biri; kişinin “Allah'tan kork” dediğinde, karşısındakinin ona “Sen kendine bak” demesidir."
[Tefsirü’l-Beğavî, 1, 236]