Morgenthau:
Sen kimsin? Muhafazakar mısın? Liberal misin? Çağdaş imkanlar göz önüne alındığında nerede duruyorsun?
Arendt:
Bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum ve hiçbir zaman da bilmemiştim. Sanırım hiç böyle bir pozisyonum olmadı. Biliyorsunuz, sol benim muhafazakar olduğumu düşünüyor ve muhafazakarlar da zaman zaman solda olduğumu ya da başıboş olduğumu ya da başka bir şey olduğumu düşünüyor. Söylemeliyim ki umurumda değil. Çağımızın gerçek sorunlarına bu tür şeylerin ışık tutacağını sanmıyorum.
Kitabı okumamış herhangi birinin, okuyucularıyla paylaştığı masaya oturmasına izin vermiyordu; tüm gözlemciler masa dışına oturmak ve sessiz olmak zorundaydılar.
Engels’in Ailenin Kökeni kitabından, “Ailede erkek burjuvadır, kadın proletaryayı temsil eder” alıntısını yapmaktan çok hoşlanan, Rosa Luxemburg’un da arkadaşı olan Clara Zetkin, coşkulu bir kadın hakları savaşçısıydı.
“Toplumsal uyumsuzluk” Arendt’in bir keresinde açıkça söylediği gibi, “entelektüel başarının sine qua non’uydu” [olmazsa olmazı]. İnsan onurunun da, diye ekleyebilirdi.