Elizabeth Farrelly

Mutluluğun Sakıncaları author
Author
7.5/10
26 People
110
Reads
10
Likes
2,364
Views

Elizabeth Farrelly Posts

You can find Elizabeth Farrelly books, Elizabeth Farrelly quotes and quotes, Elizabeth Farrelly authors, Elizabeth Farrelly reviews and reviews on 1000Kitap.
Belki de asıl hastalık, bir eserin orijinalliğini kanıtlamaya yönelik takıntılı tavrımızdır. Bu, ahlaki bir kaygıdan mı kaynaklanıyor? Yoksa -taklitlerin önüne geçmek için her resmine kendi DNA'sını yerleştiren Pro Hart örneğinde olduğu gibi- sanat piyasasını koruma isteğinden mi? Tıpkı uyuşturucu meselesinde olduğu gibi. Eğer orijinalliğin bir züppelik değeri olmasaydı, sahte eserlerle dolu bir karaborsa da olmazdı. Sahte bir Rolex, eğer aynı yetkinlikte iş görüyorsa, gerçek bir Rolex'ten daha mı az değerlidir? Bu durumda sahte olduğunu bile söylemek saçma olmaz mı? Öyleyse orijinallik de, tıpkı güzellik gibi, az bulunurluğu korumak isteyen bir piyasanın desteklediği bir kurmacadan mı ibaret? Ya da bize güvenebileceğimiz bir temel sunan her türlü olgunun ayaklarımızın altından amansızca kayıp gitmesine verdiğimiz bir tepki mi? Biz de, Hamlet gibi, azgın bitkileri tohuma kaçan bakımsız bir bahçede sıkışıp kalmış hissediyoruz kendimizi.
Sayfa 89
Beyaz bir erkek olan Leon Carmen, kitabı Wanda Koolmatrie adında Aborjin bir kadın kisvesi altında yayımlamıştı. Avustralya Sanat Konseyi'nin finanse ettiği Aborjin yayınevi Magabala Books tarafından yayımlanan kitap 1995'te Dobbie Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Fakat iki yıl sonra gerçek yazarı ortaya çıktığında, kitap satıştan kaldırıldı ve satın almış olanlar da paralarını geri istedi. Aborjin romancı Ruby Langford Ginibi, Carmen'i siyahların mirasını ve kültürünü "yağmalamak"la suçlayınca, tüm temsilciler ve yayıncılar da Carmen'e sırt çevirdiler. Pan Macmillan'ın o zamanki yayın yönetmeni James Frazer şöyle diyordu: "Gerçek yazarlarımız varken neden sahtekarlarla uğraşalım ki?" Bir yazar nasıl olur da sahtekar olarak nitelendirilebilir? Sadece belgesellerin, sadece yaşanmış deneyimlerin kabul edilebilir olduğu bir noktaya mı geldik? Hayal gücü nerede ahlaka aykırı düşer?
Sayfa 89
Reklam
Hakikatın en bariz şekilde önem taşıdığı alan sanat. Bunun böyle olması aynı zamanda ironiktir de. Siyasetçilerden dürüstlük beklemiyoruz artık. Bilim bile hakikat konusunda daha gevşek davranıyor. Ama sanat söz konusu olduğunda, doğrudan doğruya kanıtlanabilir bir hakikati dile getirmesi asla beklenmediği halde, hakiki olması isteniyor. Sanat, tanımı gereği, olguları biçimlendirir, değiştirir, yaratır, soyutlar, çarpıtır, yeniden düzenler, eğip büker, allayıp pullar ve sonuçta olgusal değil hayali bir şey yaratır... sanat esas itibarıyla -mış gibi yapmaktır.
Sayfa 87
Hakikilik neden bu kadar önemli? Eğer eser yeterince iyiyse, çan sesleri güzelse ya da sergilenen kalp büyükse, neden kaynağını umursuyoruz ki? Gerçek olup olmaması bizim için niye bu kadar önemli? Sahteliği neden bu kadar dert ediniyoruz? Mantıksal açıdan, yeterince ustalıklı ve sadık bir kopya olduğu sürece, bizim için fark etmemesi gerekirdi. Hazzın doğruca nesneden kaynaklanması gerekirdi, yoksa nesnenin kimlik belgelerinden değil. Lakin durumun böyle olmadığı kesin.
Sayfa 87
Peki ya şimdi? Postmodernizm pılısını pırtısını toplayıp gittiğinde yerine ne geleceğini düşünerek yerimizde sayıyoruz. Şu anda bile sanat, o çok övünülen "güzelliğe dönüş"e rağmen, onlarca yıl önce şaşırtıcı olmaktan çıkmış kavramsal hamleleri tekrarlayıp duruyor. Güzelliğe ilgi duyan sanatçılar ise nazikçe kapı dışarı ediliyor. Artık bir Caravaggio tablosu göresimiz bile yok. Postmodernizm yapacağını yaptı. Neredeyse diğer her şey gibi, sanat da bir metne dönüştü.
Sayfa 58
Aristoteles de, Platon'dan her zaman için daha dünyevi düşünmekle birlikte, güzelliği iyilikle, hatta kusurlu ve dünyevi türden iyilikle ilişkilendirir.
Sayfa 53
Reklam
542 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.