Hakkında
Ell Hacc Hüseyin Vedad, milâdi 1930 senesinde İstanbul Anadoluhisarı'nda doğdu. Pederi Anadoluhisarı'nda Eczacı İbrahim Fuad Bey'dir. Büyük babası Hacı Ali'nin İslimye'den Karaboloğulları Tekkesi'nde yetişmiş bir zat olduğu ve Tekke'nin halen orada devam ettiği bilinmektedir.
Karaboloğulları, Osmanlı'nın fethedilen topraklarını İslâmlaştırmak maksadı ile Karaman'dan İslimye'ye yerleştirilmiştir.
Doğum:
İstanbul, 1930
Okurlar
3 okur beğendi.
9 okur okudu.
6 okur okuyacak.
Sözler ve Alıntılar
HU'YA AŞK İLE HAŞROLUNUR
Bugün Hüve'nin açılması ile nihaî noktaya gelinmiş olmaktadır. O, herşeyden münezzeh olan ilâhî kudreti işaret eder. O, hiçbir şey ile mukayyet değildir. Sonsuzluğu düşündüğümüz zaman, kendi yaşadığımız galaksilerin oynaştığı esfele safilini düşündüğümüz zaman ne kadar idrak ve ihatadan yoksun olduğumuzu fark ediyoruz. Peki ya O ilâhî kudreti ne kadar idrak edebiliriz? Onun namütenahiliği karşısında hiç bir şey!
Allah öyle bir rahmet vermiş ki bütün bunları düşünebilme imkanı lütfetmiştir. O zaman Hüve'ye olan iman çok sağlamdır. Çünkü O, gerçek bir imandır. Burada O’na olan “aşk” başlıyor. Çünkü O herşeyin fevkindedir. Ondan başka herşey sönük kalmaktadır. O aşk “bu kudreti ben elde edeyim” diye değildir zaten. Böyle birşey de mümkün değildir. Aksine O kudretin güzelliğine hayran olmak vardır. Onu bilme arzusunun aşkıdır bu. Kudreti ele geçirmek arzusu şahsî ve nefsî bir arzudur. Biz ona meyletmeyiz. Biz O’nu, zâtîyet-i ilâhîyeyi düşünüyoruz. O’na olan hayranlığımızın aşkını terennüm ediyoruz. Bu bambaşka bir şeydir. Bu aşkı hususiyede tutuyoruz. Bu noktada yanlış bir düşünce aleyhte olur.
Elbette O’ndan korkulur ancak biz korkudan dolayı değil, O’na olan aşkımızdan dolayı O’nu talep ediyoruz. Zaten O’na olan aşkımız yanlış düşüncelerimiz varsa da onları silmektedir. O aşkın kalbinde işrak bulduğu gönül zaten başka şeylere tenezzül etmez . Her şeyden ârî olunca ona olan aşkımız tezahür etmektedir.
Seçil 2011Kitabı okudu
Hüve kendisindeki arzusunu sıfatî olarak meydana getirip yarattığı varlıklarda temaşa etmek istedi. Yarattığı suretlerde kendi arzusunun meydana gelmesinden dolayı memnun oldu.
Hüve'yi her varlıkta her şeyde müşahede etmek mümkündür. Çünkü her şeyin ve her varlığın asliyyeti Hüve'dendir. Ancak Hüve hangi noktada göründüğünü işaret edip ifade buyuruyorsa, o noktaya teveccüh etmek gerekir. Kudret-i İlâhîyye Hüve'dir.
Kişi kendisine verilmiş olan nasibi arayıp bulmak ve almak hususuna dikkat etmelidir.
Sayfa 117 - Seçil 2011Kitabı okudu
İnkılâb-ı Kebir'de Allahımız her şeyi Hu’ya iâde edeceği zaman bütün varlıklar isimsiz kalırlar. İsimsiz demek her varlık kendi demektir. Nitekim Kur’an'da buyrulur: “O gün mülk kimindir? Vahid ve Kahhar olan Allah'ındır.” (40/16)
Sayfa 115 - Seçil 2011Kitabı okudu
İnsanların çoğu Allah ismini bile anmıyor; Hüve'yi ise bir avuç insan zikrediyor. Kur’an'ın bu hususiyetlerini açacak kimse kalmazsa ne olur? Hüve şimdiye kadar umuma bu kadar ileri ifade edilmemişti. Ancak Allah’ımızın hususiyede yakınlık lütfettiği gönüllerde mahfuz idi, Rabbim O’nu da açıyor, o zaman iş hatme ermiş olmaktadır. Dünyada Allah dininin programı tamamlandığında dünya hayatı sona erer.
Sayfa 31 - Seçil 2011Kitabı okudu
Hüve'nin zâtîyet-i ilâhîyesindeki husus şu olsa gerekir; Hüve’nin kendisinin bilinmezliği sebebiyle "O" zamiri ile mütalaa edilmiştir. Hüve bilinmeye kalkılırsa bu âlem Hüve'nin ifade ettiği mânânın şeklini almak zorunda kalır. Onun için ilâhî program icabı tam olarak açılmamıştır. Açılırsa âlemlerin şirazesi bozulur.
Sayfa 19 - SeçilKitabı okudu
İletiler
Henüz kayıt yok
Yorumlar ve İncelemeler
