Kant bize objektif bir duruş benimsememizi, örneğin, dünyadaki konumlarımızı ve ilişkilerimizi bir kenara bırakmamızı ya da parantez içine almamızı söyler.
Dünyadaki müzelere baktığımızda, yolunu kaybetmiş, mekanikleşmiş, katılaşmış ya da artık amacından emin değilmiş gibi görünen bir eğitim görüyoruz. Fakat biliyoruz ki ziyaretçileri sanat eserleriyle ilgili daha büyük anlayış düzeyine ulaştırmak her zaman mümkün ve bu tür deneyimler dönüştürücü olabiliyor.
(Not: Türkiye’deki müzelerde herhangi bir eğitim verildiğini/verilmeye çalışıldığını görmek ne yazık ki pek mümkün değil. Bir günde gezmenin/eserleri anlamlandırmaya çalışmanın mümkün olmadığı müzeleri ‘1 saatte” gezen bir toplumumuz var.)