Yetişkin olmama rağmen regl olduğumu söylemekte hâlâ zorlanıyorum. Feminist sohbetlerde bile kanama bazı açılardan tabu olabiliyor. Beni güldüren güncel bir slogan var: Bir kadın, bir erkeğin yaptığı her şeyi, kanaması varken bile yapabilir.
Babamın bana gerçekte, belki kendine rağmen öğrettiği şey, yazmanın dünyayı anlamlandırmanın, duyguyu ve düşünceyi işlemenin —ve onlara sahip çıkmanın— acıdan faydalı bir şey çıkarmanın yollarından biri olduğuydu.
Kadınların hâlâ bedenleriyle aşırı ölçüde özdeşleştirildiği, zihinsel becerilerini tekrar tekrar kanıtlamak zorunda bırakıldığı bu dünyada bu acıya sahip çıkmanın eşiği nedir? Başınız ağrıyorsa fazla düşünerek zorlamışsınızdır. (Çok zekiyim, çok meşgulüm.) Sırtınız ağrıyorsa fazla egzersizden olmuştur. (Çok fitim, çok aktifim.) Stres atağı? (Çok çalışıyorum, çok önemliyim.) Peki, ya kramp girmiş bir karın? (Öyle kadınım ki.) Dile getirilemez bir şey.
Yirmili yaşlarımdayken babam Yunanistan'a taşındı. Onu havaalanına götürecek taksiye bindirdim ve arkasından el sallarken durumdaki ironinin, genelde yeni bir hayata başlamak için diğerini uğurlayanların çocuklar değil, ebeveynler olduğunun farkındaydım.
Kendime Notlar
kitabın rastgele ilk sayfası gözümün değdiği ilk cümlesi:
Bu da bana yeniden şunu düşündürüyor: bedenimin ne kadarı beni-yalnızca hayatımın ritmini değil, gerçek anlamıyla beni, kimliğimi-oluşturuyor acaba?
Kendime Notlar bir kadının hikayesi. Açıkça, cesurca, zaman zaman çarpıcı, bazen acıtıcı, hangi toplumda yaşarsanız yaşayın tabu sayılan konuşamadıklarınızı yüksek sesle dile getiren bir kitap.
Kitabın yazarı Emilie Pine University College Dublin'de drama eğitmeni. Kendime Notlar yazarın ilk kişisel deneme derlemesi. Hayatında iz bırakan
‘Bazen aynaya bakmak zor geliyor. Bazen kendimize baştan aşağı, görerek bakmak yıllar-benim durumumda onlarca yıl- alıyor. Bazen de yapılacak en cesurca şey, kendimize aynalar olmadan bakmak. Bu tür çıplaklık çaba istiyor. Sonuçta çıplak kalmak yalnızca dışarıdan nasıl göründüğümüzle değil, dışarıdan nasıl göründüğümüz konusunda içimizde ne hissettiğimizle ilgili. Diyaloğu tersine çevirmekle, ufak tefek, sıradan ve sessiz olduğum bahanesinden kurtulmakla ilgili. Bedenimin bir üzüntü kaynağı olmadığını ama hakkında anlattığım hikayelerin sıklıkla üzücü olduğunu anlamakla ilgili.’
.
Kendime Notlar bir öykü, bir roman değil. Başlığındaki gibi sadece ‘notlar’ da değil. Emilie Pine hayatına dair, kendi içini açtığı altı yazı kaleme alıyor. Ebeveynlerini, zorlu çocuklu yıllarını, çocuklu bir hayat için yaptıklarını… Bunu yaparken kendine dürüst olmakla başlıyor işe. Bir kadın, bir çalışan, bir evlat olarak hayatında nelerle başa çıkmak zorunda kaldığını içe dokunur şekilde anlatıyor. Özellikle ‘Bebek Yıllarından’ bölümü beni oldukça sarstı. Kadın bedeni üzerine yazdıkları da öyle.
Hepimiz bizimle aynı şeyleri hisseden kişilerle denk gelmek, onlarla sohbet ederken endişelerimizi-korkularımızı-matemimizi sağaltmak isteriz. Emilie Pine tam da bu sohbeti sağlıyor size.
Sevdiğim, yazarı anlamaya çalıştıkça kendime de yaklaştığım, akıcı bir eserdi Kendime Notlar.
.
Begüm Kovulmaz (ki kendisinin çevirdiği tüm eserleri okumak istiyorum) çevirisi, İrem Çağırgan kapak tasarımıyla ~
Kendime NotlarEmilie Pine · Domingo Yayınevi · 2021205 okunma
Emilie Pine
Kadını kadınca ele alırken en dipten kapatılmış konuları gün yüzüne cıkarırken
Güçlü kalemiyle birleştirdiği anlatımını okura sunuyor..
Baş döndürücü kitabında hayatında iz bırakan olaylarla konuşuyor; toplum olarak konuşacak dili yeterince geliştiremediğimiz, acı tatlı, gizli kapaklı, aynı zamanda sıradan olaylar bunlar. Kısırlık, alkolik bir ebeveynle ilgilenmek, kadınların bedenleri ve acıları çevresindeki tabular, cinsel şiddet ve kendine şiddet gibi dile getirilmez konuları radikal dürüstlüğüyle anlatıyor, kadınların sessizliğini tercih eden topluma cesaretle isyan ediyor. Bir kadının hikâyesi bu, aynı zamanda tüm kadınların hikâyesi. Kahredici, dokunaklı, bilgelik ve sevinç dolu bir kitap Kendime Notlar.
“Emilie Pine’ın keskin sesi hassas noktalara dokunuyor
Kendime Notlar bir öykü bur roman değil Emilie Pine hayatına dair, kendi içini açtığı altı yazı kaleme alıyor. Ebeveynlerini, zorlu çocuklu yıllarını, çocuklu bir hayat için yaptıklarını… Bunu yaparken kendine dürüst olmakla başlıyor işe. Bir kadın, bir çalışan, bir evlat olarak hayatında nelerle başa çıkmak zorunda kaldığını içe dokunur şekilde anlatıyor endişelerimizi-korkularımızı-matemimizi sağaltmak isteriz.
; hikâyesi tamamen özgün ama elimin tersi gibi tanıdık..
Farklı olmanın açığını hikâyeler anlatarak kapatmaya çalıştım..( S:98)