Güzel olduğu kadar cüretkar bir kadın olan Mihri Hatun, erkek meclislerine çekinmeden girer; gerek şiir, gerekse diğer bilimlerle ilgili erkeklerle boy ölçüşmekten kaçınmaz.
Cumhuriyet'imizin en büyük yeniliklerinden biri de yeni yazıya, yani Latin Alfabesi' ne geçişti. Bu alfabe ile insanımız, dilimiz Türkçe'yi daha kolay yazıp okuyabiliyor.
Ülkede okuryazar sayısı yükseldi.
"Mektup yazdığın Mihri Hatun kimdir?" diyenlere, ben de diyorum ki; "Osmanlı döneminde Divan Edebiyatının ilk kadın şairlerinden biri olan Mihrf Hatun, 1460' da şehzadeler sancağı Amasya'da dünyaya geldi, 1506'da yine burada öldü.
Asıl adı Mihrinnisa ya da Fahrünnisa'dır. Ama o Mihri mahlasını, kendisi gibi şair olan, Belayi mahlasıyla şiir yazan babası kadı Mehmet Çelebi bin Yahya' dan (Belayi) aldı. Dedesi ise Halvetf şeyhlerinden Şücaeddin Pir İlyfıs'tır. Hiç evlenmedi."
Edebiyat yaratıcılıktır elbette! İnsan çekinerek yazıyor başlangıçta ... Adını, sanını, bedenini insanlardan kaçırıyor. Bunakların bir yerleriyle oynadığı gibi adıyla-sanıyla oynuyor ve herkes bu çekingenlik devresini yaşıyor bence.