Bilgelik, senin zannettiğin gibi, her şeyin bilgisine ulaşmak deği, her şeyi unutabilmekle mümkündür. Kendi bilgeliğiimle alay etmeyi öğrendim ve hayatı ciddiye almamayı başardım sonunda. Uzun bir hayat yaşamak, yaşamamak demektir.
Bütün bunların bana öğrettiği en sarsılmaz bilgi, yalnızlığının farkına varan birinin asla yalnız kalmayacağıydı. Biri çıkıp gelmezse tabii! Yalnızlık kıskanç bir yoldaştır.
“Nefes” adıyla anılan ölümsüz bir varlığın (şahsiyetin ) rivayetleriyle selamlıyorum sizi.
Asırlar boyunca kimi yazılı kimi sözlü kaynaklarla bahsedilen günümüze de değişe dönüşe ulaşan birbirinden esrarengiz hikayelerle.
Kimdir bu Nefes? Gerçekten aramızda yaşamakta mıdır? Yoksa pireyi deve yapan zamanın mübalağası ile efsaneştirilmiş midir?
“Ben bilinmek istemem, niyetim bilinsin isterim. Asırlarca şahit oldum ki; kötülük bugün ölür, yarın başka yüzle yeniden doğar.”
Herkese merhaba
Bugün, 14 yazardan 14 öyküyle oluşturulan Nefes Rivayetleri kitabıyla geldim.
14 öykü, birbirinden hem bağımsız hem bağlı. Hepsinde kahramanın ismi Nefes, bir gözü yeşil bir gözü kahverengi ve en önemli özelliği ölümsüz olması.
Yüzyıllardır yaşayan ve yaşı hep aynı olan Nefes’in mitoloji, bilim kurgu, günlük, polisiye, tarih türünde yazılmış değişik öykülerinden; kalemini zaten sevdiğim Hikmet Hükümenoğlu @hikmeth ve Afşin Kum beni yine şaşırtmadı. Kalemleriyle ilk kez tanıştığım yazarlardan Meryem Gültabak @puremor , @fundaozlemseran (ki benim en beğendiğim eser kendisine ait ve tabiki polisiye), @acikgöz_ekin, @gokcan_sahin eserlerini çok beğendim.
Kitabın kurgusu gerçekten başarılıydı, ortak özellikleri dışında Nefes karakterinin her birinde farklı hayal dünyasında yaşamış halini okumak çok keyifliydi
Canavara verilebilecek azami zarar için buradayız.
Kitap bir grup gencin etrafında dönüyor. Ve biraz da sizin etrafınızda.
Öncesinde, 19 Şubat 2014’te bir dizi cinayet işleniyor. Sonra intihar. Sebepsiz değil. Eylemlerin hâkimiyeti kaybolsun istenmiyor. Zaman kırılıyor. Gözlemci, kâinattaki her şeyi görebilmeye başlıyor. Ancak hiçbir şeye müdahil olamıyor. “Benim eskiden gözlerim vardı, artık yoklar, en iyi ihtimalle kindar bir kamerayım sadece,” diyor.
Cinayeti filmleştirmek isteyen gençler, hikâyeye devam ediyor. Hepsinin buhranları, intiharları, kanayan yaraları var. Sonunda ışık olmayan bir tünelde, her sabah aynı hevessizlikle kahvaltı ediyorlar. Kadıköy’deler. Barlar. Moda. Sahil. Kafeler. Çıkartılan fanzinler. Takip edilen edebiyat dergileri. Film gösterimleri. Bizim insanımız. Çağımızın, mutsuz zombileri.
Onur Selamet
İncelemenin tamamı için: kayiprihtim.com/inceleme/gozlem...