“Günün birinde mutlu olacağıma, günün birinde birilerinin beni seveceğine inanmak istiyorum. Ama öyle uzun zamandır umudu geleceğe bağlamış haldeyim ki zaten!”
Kitap 1924 yılında yazılmış olsa da toplum duyarsızlığı ve bireyin içine sıkıştığı yalnızlık olgusu günümüzde de geçerliliğini koruyor. Hatta belki de artık daha fazla hissediliyor, orasını bilemiyorum. Bildiğim şey ise, yazdıklarını yani yaşadıklarını okurken Bâton'ın yalnızlığını içimde bir yerlerde hissettiğim gerçeği.
Kitabın bazı yerlerinde; tercih edilmemiş bir yalnızlık içinde dönüp duran, kendince doğruları olsa da bazen heyacanlanıp yanlış kararlar alan, belki de sıkıştığı depresiflik ve mutsuzluk onun güvenli alanı olduğu için içten içe çıkmaktan korkan, dönüp dolaşıp kendini yine yalnız ve yoksul odasında bulan, genel anlamda iyi niyetli, fakir ama çoğu zaman gururlu bu adama yanımda olsa sarılmak istedim. Ama sarılsam beni çok yanlış anlayıp artık bir sevgilisi olduğunu düşünürdü, orası kesin.
Son olarak, derdini ya da neşeni paylaşabileceğin "arkadaşlarım"ızın olması ne kadar da değerli şu hayatta. Tercih edilmemiş yalnızlıkların bizi bulmaması dileğiyle...
ArkadaşlarımEmmanuel Bove · Can Yayınları · 2020256 okunma
Genç bir aktris olan Suzy Pommier, yeni çıkan filminin gala gecesinde cinayete kurban gider. Dedektif Hector Mancelle, katili bulmak için titiz ve soğukkanlı bir soruşturma yürütür.
Derinliği olan bir kitap değildi. Daha çok detay ile heyecan artırılabilirdi. Çok daha iyi polisiye kitaplar okuduğum için etkilenmedim. Yine de uzun kitap aralarında okunabilir