10.0/10
4 People
30
Reads
2
Likes
842
Views

Emre Gör Posts

You can find Emre Gör books, Emre Gör quotes and quotes, Emre Gör authors, Emre Gör reviews and reviews on 1000Kitap.
Tarih ispat etmektedir ki müstevli devletler bir bölgeye ordularını sokmadan önce casuslarını sokmayı denemişlerdir.
1893'te Van vilayetinden İstanbul'a gönderilen bir telgrafta, Bitlis'e doğru yola çıktıkları bildirilen Lynch adlı bir İngiliz ile arkadaşlarının yanlarına bir memur verildiği ve bu memurun, ingilizlerin geçtikleri yerlerin fotoğraflarını çekerek haritalarını çıkarmaya çalıştıklarını tespit ettiği bildirilmiştir.
Reklam
Bilhassa Rusya ve İngiltere'nin, İmparatorluğu Doğu vilayetlerinde hiç de rahat bırakmadığı müşahede edilmektedir.
Dönemin arşiv evrakına göre casusluk faaliyetlerine sıklıkla maruz kalan kurumların başında sinir boylarında ve hassas bölgelerde yer alan askeri tesisler gelmektedir. Mesela 1986'da Çanakkale istihkâmlarinin güçlendirilmesi çalışmaları sırasında, bölgede inşaat devam ederken casuslar da boş durmamış ve istihkâm inşaatını yakından takip etmeye çalışmışlardır.
1890 tarihinde Ciddeli Abdülaziz adlı şahsın Fransa tarafından vazifelendirildiğinin ve yabancıların gizli maksatlarina hizmet ettiği bildirilir.
Kazım Karabekir
"...Fakat kaldırılması gereken yalnız kara barutlu Martin tüfekleri değildi. İlk iş hafiyelik belasının kaldırılması lazımdı. Birçok vatandaş bu pis, yalancı ve zalim teşkilâta girerek tereddi ediyor ve değerli vatandaşlar da bunların ateşine yanıyordu. Bu fakir milletin dişinden tırnağından ayırdığı nice altınlar da bu murdarların kesesine dökülüyordu.”
Sayfa 125 - Ötüken Neşriyat, 2. Basım, Mart 2016, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Paul de Regla
“Padişah hesabına casusluk yapmanın aslında bir bağlılık belirtisi olduğuna ve yeryüzünde Allah'ın gölgesi olan kişinin çıkarlarını ve yaşamını korumanın her iyi Müslüman'ın görevi olduğuna kullarını kolayca inandırdı. Saray adamlarını ve gizli raporlar yazan kişileri cesaretlendirmek için, Hazine-i Hassa'yı harcadı; altınları sayesinde, rütbeler, unvanlar, nişanlar dağıttı. Kısa süre içinde, körü körüne bağlılık kârlı bir meslek, padişaha ustaca yaranma biçimi hâline geldi ve itiraf edilmesi en güç tutkuları doyuma ulaştırabilmek için en hızlı araç oldu.”
Sayfa 118 - Ötüken Neşriyat, 2. Basım, Mart 2016, İstanbulKitabı okudu
“Aslı olmayan söylentiler Sultan'ı iyice tedirgin ediyordu. Cariyelerin göğüslerinde bomba getirecekleri, Yıldız Sarayı'na tünel kazıldığı v.s. gibi bilafasıla (aralıksız) gece gündüz verilen jurnaller üzerine padişahın akl-ı şuurunu muhafaza etmesi hakikaten şâyân-ı hayrettir.”
Sayfa 110 - Ötüken Neşriyat, 2. Basım, Mart 2016, İstanbulKitabı okudu
"Her şeyde görülen tazyikât (baskılar), halkı son derece bîzâr (rahatsız) etti. Herkes padişaha karşı husûmet gösterdi. Padişah muhabbeti kalplerden silindi.”
Sayfa 110 - Ötüken Neşriyat, 2. Basım, Mart 2016, İstanbulKitabı okudu
"Sultan Hamit'in devr-i saltanatını karartan ve halkı kendisinden soğutan illet jurnalcilikti. Hafiyelik ve jurnalcilik bu dönemde âdeta bir sanat hâline geldi. O sanata sâlik ve maharete mâlik olanlar, babaları, anaları, kardeşleri ve dostları hakkında bile -okuyanı inandıracak tarzda- jurnal verdiklerinden her fert birbirinden şüphelenerek babanın evlâda, evlâdın babaya emniyeti kalmadı. Ehibbâ (dostlar) ve akraba ile buluşup görüşmek, müşkilleşti. Hakkında jurnal verilip de bir belâya uğramamak için herkes dilsiz oldu."
Sayfa 109 - Ötüken Neşriyat, 2. Basım, Mart 2016, İstanbulKitabı okudu
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.