"Kendine gelmesi için saatlerce dinlenmesi gereken bir şey gibiydi arkamızda bıraktığımız cadde. Öyle hissederdim ki; kaldırımlar basılmaktan, lambalar yanmaktan, vitrinler bakılmaktan yorulmuştu."
Kendine gelmesi için saatlerce dinlenmesi gereken bir şey gibiydi arkamızda bıraktığımız cadde. Öyle hissederdim ki; kaldırımlar basılmaktan, lambalar yanmaktan, vitrinler bakılmaktan yorulmuştu.
“Hurdacı Lirası ile aldığım gazoz daha baloncuklu, gofret daha çıtır , şeker daha tatlıydı. “
Hurdacı lirasında, alışılmış hayattaki benzer durumları öyküleştirerek küçücük tesellilerden kocaman dünya kurmuş yazar. Öykülerinde yer verdiği konular aslında hepimizin bildiği ancak bu konuların gölgede kalan yönlerini gün yüzüne çıkarmasıyla kıymetli birer hazineye dönüşmüş. 103 sayfalık kısa kısa 18 öyküden oluşan kitabın içindeki bir çok öyküyü sevdim ama en sevdiklerim ise ölüler lokantası, kararsız ayakkabı, bir yol parası bırak, hurdacı lirası oldu. Çayınıza, kahvenize eşlik edecek kitaplardan olan hurdacı lirasını farklı yazarlar tanımak isteyenler için tavsiye edebilirim. Huzurlu günler dilerim..
Kısa hikayelerden oluşan kitap hayatımızdan birçok parçayı önümüze koyuyor. Yazarın kısa özgeçmişi ilk başta garip kaçsa da okuduktan sonra zihninizde devamını yazıyorsunuz. Hikayeler Bazen bakışarak anlattıklarımız, bazen kendimize bile itiraf edemediklerimiz. Her hikayenin sonunda yüzünüzde memnun bir gülümseme sebebi
Hurdacı Lirası’nı okumayan kalmamalı. Hayatın olağan akışında
herkesin dikkatini çeken ancak bir vesileyle görmezden geldiği ayrıntıları yakalayarak ince ince işleyen yazar; sade,nahif
anlatımıyla okuyucuyu hüzünlendirirken tebessüm ettirmeyi başarmış. Okuması keyifliydi.