Yemen güzeli baskı gören bir yetim gibi. O kadar zayıf ki kemikleri sayılıyor. Bu Arabistan kavruğu sadece ekmekle beslenebilmiş bir softaya benziyor: hiçbir şey olmaz ondan.
Fazıl Bey Filistin'de Safd'da dünyaya gelmiştir. Büyük babası Mısır ve Filistin emiri Zahir Ömer isyan etmiş, yakalanmış ve idam edilmiştir. Ailesi katledilen Fazıl'ın hayatı, Kaptan-ı derya Gazi Hasan Paşa'nın isyanı bastıran komutan nezdinde girişimde bulunması sonucu kurtulur ve Hasan Paşa güzelliğiyle dikkat çeken Fazıl'ı İstanbul'a götürür. Fazıl orada içoğlanı olarak Enderun'a verilir.
Anadolu güzeli cilve yapmaz, zeki değildir; yeni açmış tomurcuklar gibi bedeniyle serin ve tatlı bir rüzgâr gibi estikten sonra ne önemi olabilir bunların!
Fazıl, himayesindeki zarif öğrencilerini toplar, hep birlikte abanoz ağacından geniş bir sehpanın çevresindeki erguvan renkli yumuşak divanlara gömülürlerdi. Sol dirseklerini altın nakışlı yastıklara dayarlar ve yemeklerini sağ ellerinin parmaklarım kullanarak yerlerdi: Onların nezdinde çatal yararı olmayan bir aletti çünkü Hazreti Muhammed kullanmazdı.
İstanbul Rum güzeli sonsuz mükemmelliğin, matematiksel biçimin, eski zamanların zarafetinin ve modern melankolinin bileşkesi. Ne de olsa Boğazı'ın Avrupa yakası güzelliğin vatanı.
On sekiz yaşında mıydı, altmış mı, anlayamadım. İslami yaşam biçimini küçümserken gülümsüyor. Ama koltuk altları, yüzü ve bacak araları sihirli bir buhurdan gibi ortada ve bendenizi şaşırtan bir çeviklik sergiliyor!