Eric R. Wolf Sözleri ve Alıntıları
Eric R. Wolf sözleri ve alıntılarını, Eric R. Wolf kitap alıntılarını, Eric R. Wolf en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... insan türü doğal süreçlerin sadece pasif bir ürünü değildir; insan evrim sırasında doğayı dönüştürme yeteneği de kazanmıştır. Eğer insanın doğadaki durumu parça ile bütün arasındaki durum gibiyse, o zaman söz konusu parça kendisini içeren bütüne karşı çıkma yeteneğini kazanmıştır; ya da Marx'ın söylediği gibi, insan "doğanın güçlerinden biri olarak karşı çıkar [...] doğayı değiştirirken aynı zamanda kendi doğasını da değiştirir."
15. yüzyılda "feodalizm krizi"ni atlatmakta başarılı olan devletler, 17. yüzyılda ekonomik kriz ve siyasi zorlukların kendilerini aşağı çektiğini gördüler. Bu özellikler İber Yarımadası'nda açıkça görülüyordu. Burada yaratılan her türlü artı-değer devletin askeri ve siyasi faaliyetleri ile sarayın aşırı tüketimine harcanıyordu. Hiç bitmeyen savaş ve yağmalar haraççı lordların varlıklarını sürdürmesine, hatta güçlerini bir miktar artırmalarına yol açtı.
18. yüzyılın sonlarına kadar Amerikan yerlisi gruplar, siyasi ve askeri açıdan birbirine düşman olan Avrupa devletleriyle ittifaklar kurdular. Amerikan Yerlileri, mal ve silah yoluyla destekleri kazanılması gereken askeri ve politik olarak bağımsız ajanlardı -o dönemin terimiyle onlara "ulus" deniyordu. Sonuç olarak, Yerlilerle Avrupalılar arasındaki mal ve hizmet takası, meta takasından çok hediye vermeyi andırıyor, maddeselliği aşan ilişkilere işaret ediyordu. Marcel Mauss'un da işaret ettiği gibi, hediye takası dostluk ve müttefiklik için ya da kan davalarını ve savaşı bitirmek amaçlı bir davetiyeydi.
Sayfa 266
Avrupa'nın denizaşırı yayılması 1415 yılında küçük bir olayla başladı: Cebelitarık Boğazının Afrika kıyısında bulunan Müslüman liman şehri Ceuta'nın Portekizliler tarafından ele geçirilmesi. Portekizliler sadece "Akdeniz'in anahtarını" ele geçirmeyi amaçlıyordu, ama Kuzey Afrika kıyısını istila etmeleri onları Atlantik'teki adalara ve Afrika kıyılarına götürdü. Portekizliler Güney Atlantik'in deniz yollarını Avrupa gemilerine açarak Avrupa'nın ilerleyişinde öncü rolü üstlendiler. Üretilen artı-değerin azalması, özellikle de ortaya çıkan devletleri finanse etmek için büyük servetlere ihtiyaç duyulması nedeniyle Avrupalılar yeni kaynaklar aramaya yönelmişti. Bu tür servetler Bizans ve İslam aleminin Levant'ında da bulunabilirdi, ama Doğu Akdeniz üzerinden zenginliğe giden yol kapalıydı; bir yanda Bizans ve Selçuklu Türkleri, 1453'ten sonra da Osmanlılar, diğer yandaysa Avrupa'nın Doğu ile olan ticaretini belirleyen Venedik ve Cenova buna engel oluyordu. Portekizliler tarafından açılan yeni Atlantik yolu, Asya hazinelerinin önündeki Türk engelini ortadan kaldırıyordu.
Artı-değer ele geçirmenin çeşitli yollarının yanı sıra ikinci bir strateji daha gelişti: Yetiştirilen veya savaşta ganimet olarak kazanılan ürünlerin ticarileştirilmesi. Ticaret ve savaş kaçınılmaz olarak birbirinden besleniyor, aynı zamanda farklı organizasyon ilkeleri gerektiriyordu. Ticaret, tüccar şirket ve federasyonlarının oluşmasına yol açıyordu. Savaş, istikrarlı haraç veren bir topluluk temelinde desteklenip ihtiyaçları karşılanan bir askeri uzmanlar sınıfının gelişimini gerektiriyordu. Tüccarlar ve askerler bazı durumlarda iş birliği yapıyorlardı; diğer zamanlardaysa çatışma halindeydiler.
YAYILMA ÖNCESİNDE AVRUPA
Avrupa silahlarının giderek daha kolay bulunabilir olması toprak ve köle ele geçirmek için yapılan savaşlarda artışa yol açtı.