Sınıftaydım yirmi dört meraklı göz bana bakıyordu. Sabriydi, Havvaydı, Sevinçti, Caylandı... Ama ben onları, ana kucağında yeni ayrılmış, ne yapacaklarını, temel ihtiyaçlarını bile nasıl karşılayacaklarını bilemezliğin vermiş olduğu ürkek bakışlarının, kendilerine güvenen ışıl ışıl bakışlara döneceğini ümit ederek. Söz vermiştim kendime: Baba olacaktım, anne olacaktım, vatanlarına yakışır bir kişiliğe ve iyi bir geleceğe sahip olabilmeleri için, işin bana düşen kısmında hiçbir fedakárlığı esirgemeyeçektim.
YİBO; Maden ilçesinin 2 Km dışında, kışın rüzgár esti mi sağlam olmayan pencerelerinden buz gibi havanın girdiği, masum yüzlü, gözleri pırıl pırıl parlayan, ailelerinden uzak olmanın hüznünü hep hisseden, kimi zaman çok yaramaz; ama çoğu kez yaşlarının gerektirdiğinden daha ağırbaşlı, küçücük omuzlarında hayatın yükünü taşıyan sevimli köy çocuklarının okuduğu, içine girmeyenlerin asla anlayamayacağı bir dayanışma ve sevgi bağının olduğu güzel okulum...
Meğer sevgi ne sihirli bir anahtar imiş tüm kapıları ardına kadar açan. Emek ne kadar kutsalmış bağrında muhabbeti beslediği için. Hele hele emeğin karşılığını almak masum çocuklardan ne kadar güzelmiş...
Horlanan, hiçe sayılan, dünyaya gelmeleri aile etrafında sükútu hayale sebep olan o minnacık sevgiye susamış kız çocuklarını tanıdıkça bir şeyler yapmalıyım diyorum.
Ülkemizin yetiştirmiş olduğu büyük değerlerinden belki de gelecek adına en önemlilerinden biri olan öğretmenlerimizin görev yaptıkları okullarda tanık oldukları oldukları olaylar ve hatıralarından derlenmiş eser.