Ahmet Kaya, hemen herkesin bildiği gibi seksenli yılların ikinci yarısında ortaya çıkan Özgün Müzik akımının en önde gelen sembol isimlerinden biri. Bilhassa gençlik yılları benim gibi doksanlara denk düşen kitle için ise özel ve ayrıcalıklı bir yere sahip. Her görüşten insan en az bir şarkısına aşinadir ve ister dile getirsin ister inkâr etsin mutlaka kendinden bir şeyler bulmuştur ezgilerinde. Kendi tabiriyle "bütün eylemi şarkı söylemek olan" ve henüz kırk üç yaşında yurduna hasret bir şekilde hayata veda eden bir ozanın, kısacık ömrüne sığdırdığı yüzlerce şarkıdan izler taşıyan bir yaşam aslında anlatılan.
Kitapta basım ve imlâ hataları o denli çok ki okumanın akışını bozduğu gibi kitabın kalitesini de düşürüyor. Bu bakımdan yayınevinin daha özenli olması gerektiği kanısındayım.
Kitap bir biyografiden ziyade "güzelleme" niteliği taşıyor. Öyle ki, yer yer propaganda diline varan bir anlatımla karşılaşıyoruz.
Ahmet Kaya'yı anlatan bir kitapta Hasan Hüseyin Demirel gibi bir isimden neredeyse hiç bahsedilmemesi, kendi gibi müzisyen olan ağabeyi Mustafa Kaya'nın adının ise hiç anılmaması ciddi anlamdaki eksiklikler.
Bunlar kitabın olumsuz yanları.
Kitaptaki olumlu nokta ise, Ekler bölümünde yer alan Ahmet Kaya hakkında yazılan yazılarla birlikte Cemal Süreya tarafından gerçekleştirilen röportaj diyebilirim. Ayrıca sanatçının savunması bir manifesto niteliğinde olup seven veya sevmeyen herkes tarafından mutlaka okunmalıdır diye düşünüyorum.