Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ersin Yılmaz

Ersin YılmazMahcubiyet Öyküleri yazarı
Yazar
8.0/10
2 Kişi
7
Okunma
1
Beğeni
415
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Yazar

Okurlar

1 okur beğendi.
7 okur okudu.
6 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kendi varoluşunu amaçsızlığa indirgemiş bir zavallılık sergiliyor insanlar. Dişlerini gıcırdatıyorlar, ısıtıyorlar. Evet, insanı yemek yerken görmek çok canımı sıkıyor. Otlayan bir inekten veya haksız yere ölmüş bir hayvanının leşini yiyen bir sırtlandan farkı kalmıyor gibi pek. Amacı sürekli bir şeyler çiğnemek olan bir toplumun varoluşu neye yarar? Sanırım iyimser olmak daha rahatlatıcı. Veya kendimi öldürebilirim. Fakat bu yasak. Ayrıca işe yaramaz. Faydasız bir eylem. Hem teoride hem pratikte ispat edilmiş. Yine de duvarların rengine canım sıkılıyor. Kelimeleri kullanamamak, onların varlığını doygunca duyuramamak ve kocaman bir ızdırabı beş para etmez hale getirebilmek acziyetini yaşarken, pencereden baktığım güzel manzaranın bir anlamı olmuyor. Yeryüzünde kalan şey hiç masum olmayan bir hayvanlık. Cinai arzuların sürekli arttığı ve legal hale geldiği, kimsenin kendi içine müdahale etmek istemediği ve hatta itinayla kaçırdığı kendi minicik ve sonsuz alemimde, tertemiz uçuk mavi duvarlara bunalıyorum.
Kademeli şekilde artan bir ızdırabın verdiği o incecik keyif yok. Ellerimi bıraktım. Çünkü başka insanlara eziyet etmek istemem. Alınıp götürülen birçoklanı gibi salağa yatıp uyuyakalmak peşindeyim. Önümü görmüyorum. Hızlıca dönüp duran bulamaç haline gelmiş bir zihin. Bir öyle bir böyle. Şu veya bu şekilde inceltilmiş zevklerimin cesetleri öyle tertemiz ki, ölmemişler zannedip üzerime giyiniyorum. Kokuya aldırmıyorum. Camları açıyorum. Yine de ağır geliyor. İyimserlik ağır geliyor. İstenmediğimi sezmiyorum. Kırıntısı bile yok. Evet burayı diğerlerinden daha hızlı yazdım. Ve şimdi düne göre biraz daha geç kalmış durumdayım. Bilinen gerçekler için çok geç. Sahiplenmek için değil belki, fakat özür dilemek iyice klişe oldu. Yapılan işler ağır, belki affedilmez; ama bu, gidiyorum diyemeyeceğin kadar çıkmaz bir yol. Sanki yol, bana geliyormuş da ben her geçen gün daha çok sararıp küçülüyormuşum birazdan çıt diye kırılacakmışım gibi. Evet, beni abartıyorum. Birkaç genelleme ile kendimi katledebilirim halbuki. Bir şeye benzemediğimi biliyorum. Bunu gerçekten biliyorum. Sıkıldığımdan anlıyorum bunu.
Reklam
Binlerce şüphe veya kaçış içerisinde verilen tek karar kendisini cezalandırmaktır. Artık kırk beş sene sonra temizlenir ve ukala hale gelirse, ona yeni doğduğu zamanları hatırlatmak gerekir. Çiçekleri ısrarla anlatmak gerekir veya kedileri. Yeniden sonsuz büzülüşüme geçmeden evvel bir sürü tantana çekmek zorunda oluşum olsa olsa bir hakikati veya adaleti gösterir. Mahcubiyete niyet etmiş gibi yaşıyorum.
İnsanın başına her şey gelir. Yolda yürürken üzerinize bina düşebilir mesela veya bir mermi beyninize girebilir. Çoğu zaman kaldırımlarda uzun uzun beklemek istiyorum. Bunu içerleyerek yakılan bir sigara eşliğinde yıldızların uyumsuz şekilde çınlamasını seyrederken yapmak istiyorum. Belki yine üstü başı perişan bir hayalet uğradığı hayal kırklıklarından bahseder ve ben hiçbir şey söylemek veya çalmak zorunda kalmam. Burada benden iyi niyet, hoşgörü, alçakgönüllülük ve zenginlik bekleyen insanlar var. Onlara bir şey anlatamıyorum. Kendi varlığımdan sonsuz şüphedeyim. Işıklarsa şüphesiz şekilde varlar. Ellerim acıyor. Bir şey yazmadım ve beni rahat bırakın. Benim hakkımda sızlanıyorlar. Ben, yüce bir varlığım sanırım. Sanırım artık başka şeyler duyamıyorum. Kendi sesimi ilah edinmiş gibi yırtınıyorum. Kaybettiğim her saniye kızgınım ve gidin diyorum. Yine geliyor. "İyi misin?" diyor. Bu çok saçma. Tabii ki beni düşünmüyor. Hayır. Beni düşündüğüne veya sevdiğine beni asla inandıramayacak. Buna inanmak, tarihi inkâr etmektir. Veya belki yeryüzü incecik yeşil bir tabakayla kaplanıyordur da ben sarı ışıklardan dolayı bunu karamsarlığıma çeviriyorumdur. Yine de hayır.
Tertipsiz bir başlangıç bu yine. Beklenmeyen bir sıkıntı değil duyulan veya gidilen yolların ulvi bir amacı yok. Bu devrin tüm hissiyatı derdest edilmiş ve kalıp gibi dökme duygular, öyle ağır duygular ki, kimsenin içinde kıpraşmıyor artık. Bir sonraki bardak için şimdiden teşekkür ederim. İnceliğin doğurduğu sahici kıvranışlar ve yürümek istekleri olmadığı gibi, karar almak boka selam vermek kıvamında artık. Özür dilerim. İki adım sağa ve tekrar sola. Şimdi bir kadın, dinç ve başarılı sergiliyor kendini. Canice değil sevgimiz, fakat bir anlamı da yok. Yani yarını ve dünü birbirine bağlamayan bir anlam bu. Düzenli bir zırva ve umursamazlık, ağaç altlarında veya gürültülü lokantalarda mide bulandırırken kısa süreli hazlar vermiyor değil. Renkleri ve detayları abartmak bir anlayışın kollarını ve boynunu yaralaması gibi. Bir ruh işi ve kesinlikle gizemli veya anlaşılmaz değil. Belki sadece tarif edilemez. Burası insanların acziyeti ve kibri ile kaplanmış bir fırın tepsisi gibi. Gittikçe ısınıyor, ısınıyor ve sonra patlıyor. Şarkılar ispatlıyor. Diş izleri, mideler ve bağırsaklar, detaylar detaylar...
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok