Bir insanı öldürmenin bir sürü yolu vardı.Aramayarak öldürürdün, susarak ya da konuşarak öldürürdün.Bazen bir bakış yeterdi bir insanı öldürmeye... Bazen bakmayış...
Romanın bence en çarpıcı özelliği, mekan olarak aldığı ( İç Anadolu) bölgenin kültürel özelliklerini de oldukça etkili yansıtarak, dilin olanakları ve anlatıda ( müzikal) ritmin katkılarıyla oluşturulmuş unutulmaz diliydi. Çoğu zaman kendimi kimi zaman yükselen kimi zaman sakinleşen sürükleyici bir masalı dinler gibi hissettim.
İç Anadolu'da geçen romanda aynı köyden hısım-akraba- komşuluķ ilişkileriyle bağlı bir grup insanın üç kuşağı anlatılıyor. Çok sayıda karakter var. Bu karakerlerin bir çoğu başka metinlerde pratagonist olacak kadar güçlü. Bazı karakterlerin kente göçüşü okuru göç temasında düşünmeye sevk ediyor. Evlilik ve diğer kadın-erkek ilişkileri, ebeveyn- çocuk ilişkileri, isteseler de istemesler de kopmaz bağlarla bağlı olunan ve bir noktada bunaltan köylüler, hemşehrilerle ilişkilerin dinamiği romanın ritmini sürekli canlı tutuyor.
Ilk sevdiği kızla evlenemeyen, sonrasında evli- bekar demeden, nice kadının canını yakan Feramuz, Feramuz'a varamayan, çocuklarının kaybıyla sınanan Kumru ve Selver karakterleri metni sırtlayıp götüren, merak unsurunu yükselten karakterler.
Romanda bir de yoksulluk teması var ki; epey ağır ve gerçek. Içinden çıkılması ne kadar zor olsa da tüm karakterler ondan kurtulmaya çalışıyor, oysa bir karabasan gibi herkesin göğsüne, kafasına, içine oturup çöreklenmiş, nefes aldırmıyor. Yazar bu karakter, olay bolluğunun içinde bu gerçeği böyle etkileyici yansıtabildiği için de alkışı hak ediyor.
Romanda Latife Tekin'in " Sevgili Arsız Ölüm" tadı da var, ama kendine özgü. Ethem Baran okumaya devam.
KöhneEthem Baran · İletişim Yayınları · 202427 okunma
“..en sıradan kelimeler bile içimizde gidecekleri bir yol bulur, sonra o izden giderek ileride gereğinden fazla büyüyecek bir duygunun tohumuna yapışıp kalır.”
“Yalnızken söylenen sözler buradan gider de başka yerde çoğalırsa, başka ağızlar kendi dillerince anlatırlarsa, söylemediklerim de söylenmiş gibi olur, diye başlayacaktın konuşmaya.”