Otuzlu yaşlarındaki Baudouin, ünlü bir hukuk şirketinde iyi bir pozisyonda çalışan biri. Sınırlarını dar çizdiği monoton bir yaşamı var. Konfor alanından çıkmak, hayal ettiği mesleği yapmak, hatta aşık olmak için bile zaman yaratamayan biri. Bir gün yalnızca birkaç aylık ömrü kaldığını öğreniyor ve işler değişiyor.
Bu kitabın kurgusunu şöyle özetlemek mümkün: Üç aylık ömrü kalan bir karakter ve “İkinci yaşamımız tek yaşamımız olduğunu fark ettiğimizde başlar.” sözü. Kulağa epeyce basmakalıp geliyor olabilir. Ama kitap yine de güzel mi, güzel.
Çünkü çizgi, yazının kaldıramadığı şeyleri bile hafifletip insana ulaştırabilmekte müthiş bir araç bence. Grafik romanları okuduğumda hissettiğim rahatlama hissinin bu hafiflikle bir ilgisi olmalı. İki Yaşam da işte bu hafiflik hissini veren, okuruna iyi gelen kitaplardan. Çizimleri ve renkleri de harika.
“Bugünlerde kitap okuyamıyorum elime ne alsam yarım kalıyor” diyenler, “bir şeyler okusam, bana iyi gelse” diyenler bir baksın derim..
İki YaşamFabien Toulmé · Desen Yayınları · 2022182 okunma
Merhaba herkese, bu grafik romanımız İtalya’da geçmektedir. Noemie dedesini kaybetmesiyle beraber anneannesiyle daha çok ilgilenmesiyle başlar hikaye..
Anneannesi bir gece ona ilk aşkından söz eder ve üzücü ki bu aşk yarım kalmıştır. Noemie’nin aklına bu adamı tekrar bulmak düşer ve bulduğu birkaç adresi denemek üzere anneannesini ikna ederek bir yolculuğa çıkarlar.
Yaşlı bireylerin tekrardan aşk yaşamayacağı, ya da modern dünyada gençlerin ilişkileri hakkında kendini özgürce ifade edebilmesinin neden tuhaf kaçtığını elen alan bu kitapta oldukça ilginç diyaloglarla karşılaşacaksınız. Ayrıca “Aşk her yaşta yaşanır mı?” sorusunu soracaksınız kendinize. Benim için keyifli bir süreç oldu, darısı size :)
Büyük AşkFabien Toulmé · Desen Yayınları · 2023214 okunma
İlk defa bir grafik romandan bahsedecek olmanın mutluluğuyla başlıyoruum. Benim grafik roman anlamındaki ilk deneyimim ve çok çok keyif alarak okudum.
Bu sene için okuma planlarımdan biri de orta doğu edebiyatı okumak. Aslına bakılırsa bu bir ortadoğu edebiyatı değil. Yazar/çizer bir Fransız. Fakat kitap Suriyeli gerçek bir mülteciyle yaptığı röportajdan oluşuyor. Dolayısıyla ortadoğuya, son dönem orada yaşananlara, içeriden bir bakış atabilmek adına çok doğru bir tercihle başlamışım denebilir.
Aslına bakılırsa gündemi siyaseti az biraz ucundan bile takip eden Türkiye’de yaşayan biri için anlatılanlar çok da yabancı değil. Biz bu acılara siyasi çalkantılara iç savaşa mültecilik kavramlarına aşinayız maalesef. Bazı detaylar dışında komşu tanıdık acı dolu bir hayatı kalbim sıkışarak takip ettim diyebilirim. Çok büyük acılar yaşanmış ve yaşanmaya devam ediyor. Kitap bu coğrafyaya yabancı olanlara, bunları duyurabilmesi açısından bence değerli. Üç kitaplık bir seri bu. Diğerlerini de yakın bir tarihte okumayı çok istiyorum. Çizimler anlatım son derece akıcı konu/içerik itibariyle zorlamasını bir kenara koyarak okudum için çok memnun olduğum bir grafik romandı.