İran, 1979 yılında gerçekleşen İslam Devrimi'yle katı görünen seküler monarşiden , sarsılmaz görünen kusursuz İslam Cumhuriyeti'ne geçti. Bambaşka dünyalar gibi görünsede bu iki dönem arasında bir fark olmadığı görülmekte, bilinmekte. Kitap ise tam bunun üzerine kurulu. Önünden öylece geçip gittiğimiz parkların bir toplum için nasıl farklı anlamlar ifade edebieğini öğrendim. Buna ek olarak; cumhurbaşkanlığı seçimi, vergiler, civanmertliği ile bilinen Tayyip Hacı Rızai, hayırseverlik, bankalaşma gibi farklı konular ele alınmış. Kitapta günlük hayattan öyle zengin ve detaylı örneklere yer verilmiş ki, tüm planlar iptal olmamış da İran sokaklarında geziyor gibi hissettim. İran hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlerin ve din sosyolojisiyle ilgilenenler için güzel bir kaynak olabilir.
Keyifli okumalar.