II. Abdülhamid, siyaseti metafizik alana taşıyarak muhalefetin önünü kesecek olanaklara sahip olmakta ve otoriter rejimini tahkim etmekteydi. Fakat böylesi bir rejimin kurulması ve otuz seneyi aşkın bir süre idame ettirilebilmesi biraz da siyasi gücün elindeki araçlara bağlıdır. Otoriter bir idarenin ön şartlarından birisi hiç şüphesiz iktidarın idare ettiği nüfus ve topraklar konusunda sağlam bilgi ve verilere sahip olmasıdır. Dolayısıyla II. Abdülhamid'in kurguladığı rejim, her şeyden evvel iyi işleyen bir bürokratik aygıta ve becerikli bürokratlara ihtiyaç duyacaktır.
Farklı bir perspektiften bakıldığında merkezi otoriteyi güçlendirme çabası ve saltanatı süresince hayata geçirdiği projeler II. Abdülhamid rejimi ile Nizâm-ı Cedîd ve Tanzimât devirleri arasında ilişki kurulmasına da olanak sağlar. Telgraf hatlarının İmparatorluğu birbirine bağlayacak şekilde genişletilmesi ve demiryollarının uzatılması, deniz
kabul etmek zorunda kalacaktı. Prut Antlaşması'nın yıldönümü olan 21 Temmuz 1774’de imzalanması konusunda Rus temsilcilerin ısrar ettiği Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım bağımsız bir devlet haline gelmiştir.
Başarılı Bağdat, Mısır, Şam ve Halep valiliklerinin ardından 1757 senesi başlarında sadaret makamına getirilen Koca Ragıb Paşa'nın takip ettiği siyaset Osmanlı İmparatorluğu’nun modern bir devlet yapısına doğru evrimindeki en önemli adımTardan biridir. İdari-siyasi yapıda mücadele halindeki farklı hizipleri kontrol altına almaya çalışan Koca Râgıb Paşa, öncelikle III. Osman devrinde Saray'da kayda değer bir nüfuz sahibi olan devrin Darüssaâde Ağası Ahmed Ağa'yı bertaraf ederek iktidarı yeniden Bâbıâli'ye taşımaya çalışmıştır