Bazı öyküler var ki bu kitapta, sadece bir neslin yazabileceği... Gidenler ve kalanlar arasında sıkışmış bir neslin.
Yani evet, güzel ve bizden "gurbetçi" hikayeler.
Ama yazarın aktarmak istedikleri sanki bundan ibaret değildi.
Öykülerde hasta insanlar var, ruhsal, ve o kadar içten işlenmiş konular ki, empati kurmadan edemiyorsunuz, kendinizi bir anda o beyinde buluyorsunuz ve yaşıyorsunuz.
Sıkılmazsınız okurken, efsaneler, masallar hatta batıl inançlarla süslü hikayeler de var.
Okuduktan sonra " Bu öykü zengin" dediğim "büyük eser"di, aynı öyküde üç ayrı hikaye işlenmiş.
Ama sanırım favorim "güneşin saçları" oldu. Hepimizin ömründen bir kaç rehber öğretmeni geçmiştir ya da geçecektir umarım.
"Ambarın laneti"nin sonu müthiş.