O halde retorik; basit bir biçimde sadece “güzel söz söyleme sanatı", yahut "ikna sanatı" olarak değerlendirilemez. Retorik, aslında dünyaya dair bildiğimiz herşeyin, ben'e içkin olduğunu ve bunu biz haline getiren şeyin tözsel hakikatler değil, tamamen uzlaşımsal olan kanaatlerin olduğunu gösteren ve bilgi-inanç arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmeye davet eden bir felsefi tutumu ortaya koyar.