Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ferhunde Özbay

Ferhunde ÖzbayDünden Bugüne Aile, Kent ve Nufüs yazarı
Yazar
Çevirmen
0.0/10
0 Kişi
19
Okunma
1
Beğeni
642
Görüntülenme

Ferhunde Özbay Gönderileri

Ferhunde Özbay kitaplarını, Ferhunde Özbay sözleri ve alıntılarını, Ferhunde Özbay yazarlarını, Ferhunde Özbay yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Erdoğan, ortalama iki çocuğa inmiş olan doğurganlıği yeniden üç çocuğa çıkartılması gereğini çeşitli vesilelerle tekrarlamaya başladı. Nüfus Planlaması Yasası'nda bir değişiklik yapılmadığından sadece söylem düzeyinde gözlenen bu farklılığı nasıl yorumlamak gerek? Erdoğan'ın kendi gerekçesi Türkiye'nin yakında Avrupa ülzkeleri gibi yaşlı nüfusa sahip bir ülke olması endişesi. Böyle bir egilim var gerçekten. Son yıllarda sayılan hızla artan, ülkeye gelen kayıt dışı göçmenlerin, hiç sözü edilmese de, gelecekte yaşlı nüfus olduğumuzda, daha da artacağı şüphesiz.
12 Mart 1971 Askeri Muhtırası iktidardaki partiye verilmiş olsa bile, esas olarak gençler cezalandınldı. lktidann idama kadar varan agır cezaları dahi gençlerin seslerini kesemedi. ögrenci hareketleri, sendikalar, odalar, meslek kuruluşları, ekonomik durgunluga ve siyasal haskılara karşı taleplerini çeşitli biçimlerde dile getirmeyi sürdürdü. Sağ ve sol görüşlü gençler, kendi aralarında memleketin gerçek kurtancısı ve Atatürk'ün mirasçısı olma iddialarıyla 1980'lere kadar savaştılar.
Reklam
Gençler sadece nüfusu artırarak askeri ve ekonomik darboğazları aşmanın yolu olarak önemli görülmedi. Ayrıca ulus inşasında, Kemalist ideolojinin topluma yaygınlaşunlmasında da onlara önemli roller düşüyordu. Cumhuriyetin kurucusu Kemal Atatürk, gençliğin, rejimin geleceği oldugunu, ekonomik kalkınma ve sosyal yaşam açısından gençlerin önemini konuşmalarında sık sık vurgulamaktaydı (Kabacalı, 1992: 75). Cumhuriyet yönetimi ilkokul egitimini herkes için zorunlu yaptı. Ancak ilk yıllar bu zorunluluk pratikte yalnızca erkek çocuklara uygulandı. lki yıllık askerlik de erkekler için zorunlu idi. Ordu ve eğitim kurumlarında genç erkeklere milliyetçi Kemalist ideoloji benimsetildL Kemalist ideoloji genç erkekler yoluyla ülkede binlerce köydeki kitlelere yaygınlaştırıldı. Kent-lerde de genç erkekler ya doğrudan aileleri ile ilişkilerinde ya da kent sokaklannda yaptıklan gösteri yürüyüşleri ve mitinglerde Kemalist ideolojinin taşıyıcıları oldular.
Üretimde en ciddi eksiklik emek arzı, özellikle kalifiye emek arzıydı. Aynı zamanda, yeni kurulan cumhuriyetin güvenlik ve savunma için de genç erkeklere ihtiyacı vardı. Bu kuşagın genç erkekleri siyasal kadrolar tarafından hem el üstünde tutuldular, hem de disiplin altında yetiştirildiler. Genç erkekler, okullarda ve askerlikte devlet otoritesine baş kaldırmamayı, halk için çalışmayı ve vatan için yaşamayı ögrendiler. Bu kuşagın kentli orta sınıf gençleri, şimdikilerle karşılaşıtırıldığında bir bakıma daha şanslıydılar. Çünkü üniversite giriş smavı yoktu. Yüksek okullar ve üniversitelerin büyük bir kısmı yaulı ve bursluydu. Bir okulu bitirince işsiz kalmak diye bir konu söz konusu değildi. Hemen herkes mezun olunca kamuda çalışıyor ve ücretler bugüne kıyasla çok daha iyiydi. Lise mezunlarının yedek subaylık hakkı vardı. Nüfusun çoğunluğunun yaşadığı köylerde ise değişim çok daha yavaştı. Gerçi köylülerin ilk tanıdığı devlet memuru köy öğretmeniydi ama üç sınıflık basit köy okulları bile her köye açılamıyordu.
İkinci dönem 1960 ve 1970'leri içine alan ve gençlik hareketleriyle çalkalanan yıllar. Ama dönemleri çok da kesin biçimde tarihlemeek zor. 1950'lerden itibaren degişimin başladıgına ilişkin önemli ipuçları var. lktidarın gençleri adeta cezalandırıcı politikaları 1960'lı yıllarda başlıyor. Bu dönemde genç nüfus oranının artışı önemli. Hatta, büyük kent merkezlerinde gençlik şişkinligi kritik eşigi aşmış da olabilir. Ama daha önemlisi, ekonomide yaşanan krizler ve yavaş büyüme. 1960 ve 1970'lerde hükümetlerin gençlik hareketlerini bastırmaya yönelik çabalarında pek de başarı olmadıgını düşünüyorum.
Cumhuriyet tarihi boyunca iktidarlarta gençler arasındaki ilişkileri belirleyen politika ve uygulamalan kabaca üç döneme ayınyorum. Kuruluş yıllan aynı zamanda gençlik eksikligi ile başladıgı için sonraki dönemlerden çok farklı. lktidarlarla gençlik arasında olumlu ilişkilerin bulundugu tek dönem. Bu dönemi 1960 Ihtilali'ne kadar götürmek mümkün. 27 Mayıs 1960'ta sokaklarda Harp Okulu ögrencilerine sarılan yaşlı- lar, radyoda onlan öven konuşmalar hala aklımda.
Reklam
Samuel Huntington, Müslüman ve Hıristiyan medeniyetlerini tanımlarken sorunu Müslüman- ların yüksek dogurganlık davranışlannda görüyor. Kendisi ile yapılan bir röportajda Humington şöyle der: İslam'ın diger dinlerden daha şiddet yanlısı oldugunu düşünmüyorum. Hatta tarihe baktıgımızda yüzyıllarca toplasan Hristiyanlann Müslümanlardan daha fazla insanı öldürdüğü- nü görürüz. Ama anahtar faktör demografik olan. Genellikle başka insanlan öldüren insanlar 16-30 yaşlarındaki erkeklerdir. 1960'lar, 1970'ler ve 1980'lerde Müslüman dünyada doğum oranlan çok yüksekti. Sonuçta buralarda ciddi bir genç- lik şişkinligi oluştu. Fakat bu şişkinlik azalacak Müslüman doğum oranlan düşüyor: Hatta bazı ülkelerde dramatik bir biçimde düştü bile."
Genç nüfusun toplam nüfusa oranında gözlenen yükseklişe demografıde "gençlik şişkinliği" (youth bulge) adı verilmektedir. Gençlik şişkinligi kimilerine göre ülke için bir fırsat penceresidir. lyi yönetildiği takdirde ekonomik gelişmenin gençlik şişkinliği ile hızlanacağı söylenmektedir. Hatta, Çin ve Hindistan'ın son yıllardaki ekonomik başarısında nüfuslarındaki genç oranı fazlalığının payı olduğu ileri sürülmektedir. Ama kimilerine göre gençlerin fazlalıgı sosyoekonomik ve siyasi istikrar açısından bir tehdit oluşturur. Özellikle, cinsel yolla bulaşan hastalıklann yaygınlaşması, seks ve uyuşturucu ticareti, terörizm ve benzeri şiddete dayanan asayiş sorunlan, işsizlik, eği- tim ve bannma olanaklannın yetişemernesi ve benzeri bir dizi sorun gençlerin sayılannın ve oranlannın artması ile ilişkilendirilir. Bütün bunlarda da bir gerçeklik payı var. Bu sorunların çözüm arayışlannda demografık faktörlerin ihmal edilmesi düşünülemez. Ancak, gençlik şişkinliğinin olumlu ya da olumsuz sonuçları hükümetlerin yönetim kabiliyetlerine ve ülkenin kapasitesine bağlı olarak değişir ve mutlaka küresel ve yerel perspektifleri birlikte ele almayı gerektirir.
20. yüzyılın ikinci yansı hızlı nüfus artışını kontrol etmeye çalışan ulusal ve uluslararası çabalarla geçti. Bu dönemde odak, gelişmemiş ülkelerdeki dogurganlık çagındaki kadınlarla, büyüklükleri ve oranla hızla artan çoçuklardı. Dünya nüfusunun hızlı artışı var olan kaynaklan paylaşım açısından sorun yaratacak dendi ve kıyamet senaryolan oluşturuldu. Bu akıma "yeni Malthusçuluk" adı verilmektedir.1Adını 18. yüzyılda Ingiltere'de yaşamış olan Malthus'tan almasının nedeni, onun gibi nüfus artışını toplumların gelişimleri açısından tehlikeli bulmasıdır.'
Günümüzde "vatandaşlık" kavramı yeniden tanımlanırken dışlanan gruplar ilk dönemden farklıdır. Dışlanmışlıkların "Türk" kültüründen farklı oluşlarıyla ifade edilen adlarla belirginleşmektedir. Avrupa'dan dönüş yapanlar, yundışında bulunduklan yer ne olursa olsun, "Almancı" dır; diger Rusya, Libya vb. gibi ülkelerden dönenler "gurbetçi"dir. Eski Sovyetler Birligi topraklanndan gelen yeni Müslüman göçmenler ve kaçak işçiler "soydaş"; yine bu bölgelerden gelen fakat Müslüman olmayan bütün kadınlar ise "Nataşa"dır. 1990'lara kadar süren, "kıro" gibi köyden gelenleri dışlayıcı tabirler artık daha az duyulmaya başlanmıştır.
90 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.