Feridun Nafiz Uzluk

Feridun Nafiz UzlukFatih Sultan Mehmed Zehirlendi mi? Eceli İle mi Öldü? author
Author
Translator
10.0/10
1 People
1
Reads
0
Likes
892
Views

About

Konya Ereğlisi’nde doğdu. Babası Yemen’de şehid düşen subaylardan Ahmed Hamdi Bey, annesi Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin soyuna mensup Ayşe Sıddıka Hanım’dır. Konya’da idâdîyi bitirdikten sonra İstanbul’a giderek Tıp Fakültesi’ne (Haydarpaşa) girdi ve 1924’te mezun oldu. Aynı zamanda devamlı ilişki içinde bulunduğu Mevlevîlik çevrelerinde kendini yetiştirdi, Arapça ve Farsça öğrendi. Mesudiye hükümet tabipliği, Konya Memleket Hastahanesi dahiliye asistanlığı, Konya ve Aksaray sıtma mücadele tabipliği görevlerinin ardından şahsî imkânlarıyla Almanya’ya gitti (1932). Münih Higien ve Hamburg Sıcak Memleket Hastalıkları enstitülerinde Friedrich von Müller’in yanında çalışarak bakterioloji ve iç hastalıkları uzmanlık diploması ile başarı belgesi aldı (1935). Bu arada Eppendorf Hastahanesi’nde Schottmüller ile birlikte çeşitli araştırmalar yaptı. Yurda dönüşünde Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’ne girdi (1935). Bir yıl Trakya’da salgın hastalıklar müfettişliğinde, ardından Ankara Hastahanesi’nde görevlendirildi. 1946 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi açılınca tıp tarihi ve deontoloji profesörlüğüne getirildi. Türk Tıp Tarihi Kurumu kurucu üyeleri arasında yer aldı. Milletlerarası Tıp Tarihi Cemiyeti ile diğer bazı tıp kurum ve kongrelerinde Türkiye’yi temsil etti. Seçildiği Türkiye Anıtlar Derneği başkanlığını yirmi üç yıl yürüttü. Sağlık Bakanlığı’nca takdirnâme, Libya hükümetince “üstün başarı” madalyası ve İran hükümetince 1937’de gümüş, 1956’da altın “maarif nişanı” ile ödüllendirildi. 1972’de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’n-den emekliye ayrıldıktan sonra da bilimsel çalışmalarını sürdürdü. 27 Eylül 1974 tarihinde Ankara’da vefat etti ve Konya’nın Üçler Mezarlığı’nda annesinin yanında toprağa verildi. Son devrin meşhur semâzenleri arasında yer alan Feridun Nafiz, Ankara’da ağabeyi yüksek mimar Şehabeddin Uzluk ile birlikte kurduğu Uzluk Basımevi’nde yayımladığı tıp ve Selçuklu, Osmanlı, Mevlevî tarihlerine dair Arapça, Farsça, Fransızca, Almanca ve İngilizce telif ve tercüme eserleriyle tanınmıştır; bunların bazılarında “Hekim Şifâî” ve “Bay Sungur” takma adlarını kullandığı görülür. Yazma ve basma eserlerden oluşan zengin kütüphanesi ve arşivi, orijinal hat ve resim koleksiyonu ile birlikte halen Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi, Konya İl Halk Kütüphanesi binasında bulunan Mevlânâ Dokümantasyon Merkezi ve İstanbul’daki Türkpetrol Vakfı’na dağılmış durumdadır (Karpuz - Şafak, sy. 11 [2003], s. 74-77). Feridun Nafiz Uzluk’un doğumunun 100. yıl dönümünde Selçuk Üniversitesi tarafından adına bir hâtıra kitabı yayımlanmıştır (bk. bibl.). Eserleri. Telif: Üretme Yerleri ve Boyalar (Ankara 1943), Laborantlara Bakteriyolojik Araştırmalar Kılavuzu (Ankara 1947), Aşılar Serumlar (Ankara 1948), Şânizâde Mehmet Ataullah (Ankara 1951), Türkiye’de Anatomi’nin Gelişmesi ve Teşrihçi Mazhar Paşa (Ankara 1953), XVIII. Yüzyıl Türk Hekimlerinden Bursalı Ali Münşi’nin İpecacuanha Monografisi (Ankara 1954), Türk Tıbbiyesinin 748. Yıldönümü Dolayısıyla Hekimbaşı Mustafa Behçet (Ankara 1954), Fatih Devrinde Karaman Eyâleti Vakıflarının Fihristi (Ankara 1958), Genel Tıp Tarihi (Ankara 1959), Atatürk Çağında Sağlık Hizmetleri ve Eğitiminde Gelişmeler (Ankara 1964). Neşir: Mecâlis-i Seb’a-yı Mevlânâ (Mevlânâ’nın Yedi Öğüdü, trc. M. Hulusi, İstanbul 1937); Mektûbât-ı Mevlânâ Celâleddin (Mevlânâ’nın Mektupları, İstanbul 1937); Anadolu Selçuklu Devleti Tarihi (İbn Bîbî’den trc. M. Nuri Gencosman, Ankara 1941); Dîvân-ı Sultan Veled (Ankara 1941); Selçukî Devletleri Tarihi (Kerîmüddin Aksarâyî’den trc. M. Nuri Gencosman, Ankara 1943); Târîh-i Âl-i Selçûk der Anatoli (Anadolu Selçukluları Devleti Tarihi, anonim, tıpkıbasım ve T. trc. Ankara 1952); Gülistan Tercümesi (Sa‘dî-i Şîrâzî’den trc. Seyf-i Sarâyî, Ankara 1954). Tercüme: Hippocrate’ın Aphorismaları (Ch. Daremberg ve Br. de la Martiniere’den, Ankara 1962); Ulu Arif Çelebi’nin Rubâileri (metin ve tercüme, İstanbul 1949); Mevlâna Celâleddin (Bedîüzzaman Fürûzanfer’den, Ankara 1963, 1986, 1990, 1997; Konya 2005); Fransız Tıp Akademisine Göre Hazreti Muhammed “A. M.”ın Şuuru Tamdır (Ankara 1970); Kur’an’da Tababet (Karl Opitz’den, Ankara 1971; basılmış [25 adet] ve basılacak [55 adet] kitaplarının tam listesi için bk. Uzluk Armağanı, s. 157-174; makaleleri [264 adet] için bk. a.e., s. 77-89)
Title:
Tıp Tarihçisi,Deontoloji Uzmanı,Tarihçi,Çevirmen
Birth:
Konya Ereğli, 1902
Death:
Ankara, 1974

Readers

1 readers read.
3 readers will read.
Reklam

Translated Books

See All

Quotes

See All
Reklam
Görsem yüzünü gözüme nur u ziya gelür Çeksem cefanı canıma mihr u vefa gelür Ayine-i cemaline öyküne mi güneş Kim şemssar olur ve yüzüne haya gelür Müşk-i Hita desem saçına benden incinir Baht-ı siyahı gör ki nedersem hata gelür Şah'a! ne tuhfe göndereyin hak-i payına Benim gini fakirin elinden dua gelür Ka'be kapuna can ile her gün dua edüp Yüz sürdüği Nişani'ye zevk ü sefa gelür
...Hekim Yakop vezir oldu, ne kadar Yahudinin açı, devletsizi varsa padişahın işine karıştılar...
Fatih Sultan Mehmed'in Uzun Hasan'a harp ilanı
Bismillahirahmanirrahim ve bihi nestain. Esselamü ala men itteba'al-hüda Halik ül-Kevneyn ve razik üs-sakaleyn cellet kudretehü ve allet kelimetehu hazretlerinin ben kulu ki valiy ül-bilah, hamiy ül-ibad, muhyi-i sünnet-i Resulullah ve mücri-i şeriat-i Nebiyullah-i aleyhi ve ala alihi salavatullah. Şah-ı serveran Sultan Muhammed b. Murad b. Bayezid hanım. Sen ki Serdar-ı acem, Han-ı azam, Keyhüsrev-i yegane, Feridun-u zamane Hasan Hansın. Misal-i şerifimde (mektubumda) şöyle isdar buyurdum ki agah olasın, kişi devlete mağrur olup hakkından tecavüz edip bi-insaflar hareketlerini kılmak alamet-i intikal-i devlet ve emaret-i zeval-i memlekettir. Pes, şol vesavis-i şeytaniyye kim dimağın cevfini (içerisini) makar edinmiştir, istinşak-ı ma-ı inabet ile anı zail ve akl imamını pişuva edesin, ki bizim memleketimiz dar-ı İslamdır, eba an ceddin devletimiz çarağı (kandili) küfür ehlinin yüreği yağı ile ruşendir. İslam ehline eğer öz kasdın var ise a'day-i devlet ve şeriattan bazı sensin ve sana uyup yardım edenlerdir. Pes, bizim dahi ol taifenin kökünün kazınması kasdına atımız eyerlenmiştir, kılıcımız kuşanmıştır. Bilmedim veya gafil idim demeyesin. Hiç senin beri gelmen hacet değildir. Şevval-i mübarekte meymeneti genel olsun, Fettah-ı zülmenen desturu ile leşkeri mansurum ile (muzaffer ordum ile) Karahisar kalasının üzerine varıram. Şol kasda ki: Ben kulunu sebep kılıp senin zulmünü mazlumlar üzerinden götürem ve adım sanım nabedit kılam (yok edem) Bilcümle sözü uzatmak lazım değildir. Selam benim hakkımda hayır murat eden üzerine olsun.
Çün kaza ayed tabib ebleh şeved Van devâ der nef'hem gümreh şeved Türkçesi: Kaza gelince, hekime bir durgunluk, ahmaklık gelir. Deva, ilaç dahi yapacağı işin aksini yapar.

Updates

See All
Henüz kayıt yok
Reklam

Comments and Reviews

See All
Henüz kayıt yok