“Benim işim dünyayı sevmek” ile “doğrunun ve yanlışın ötesinde bir yer” arasında şiirleri, hikâyeleri ve mitleri, ruhunun çağrısını ve yaşamın nefesini takip ediyor, dinliyor, örüyor. Okuduğu okulları, katıldığı eğitimleri çok ciddiye almıyor; ama ona kalbinden, ruhundan kıymetli hazineler aktararak öğrenmesine ve hatırlamasına hizmet eden tüm cömert ve bilge rehberlerin önünde saygıyla eğiliyor. 2002’de çember pratiğiyle tanışmasıyla birlikte yaşam amacını keşfetti. 2010 yılında çıktığı kişisel şifa yolculuğunda temas ettiği dişi özün ve çağrının rehberliğinde, 2013 yılında vizyonerliğini yaptığı “Kadınlar Şifadır” (Women are Medicine) çemberinin tohumlarını ekti ve halen dünyanın farklı yerlerindeki kız kardeşleriyle birlikte bu tohumları filizlendirmeye devam ediyor. Kadın çemberlerinin yanı sıra 2012’den beri yas ve ölüm konularında araştırıyor ve çalışmalar yapıyor. Yaşamın ve kaderin hakkını vermek için elinden geleni yapmak kadar, teslimiyeti de öğreniyor ve ona sunulan tüm armağanlar ve hizmet fırsatları için şükran duyuyor. Bir rüyayı, bir mucizeyi, bir Aşk hikâyesini yaşadığımızı hatırlamaya ve hatırlatmaya çalışıyor...
Bazen güç, hayat ayağımızın altından yeri çekip aldığında ya da bizi yere çarptığında ayakta durmaya çalışmak değil, o düşüşün hakkını vermek ve kederin bizi dönüştürmesine rıza göstermek olabilir.
Yazarı bizler olan,
Hikâyeler taşırız yüreğimizde.
Hiç bir zaman okuru olmayan.
Çünkü gizlidir yaralarımız.
Kanatırız yalnızlığımız'da.
Anlaşılmayı bekler,
Çok sorgularız tavırlarımızdan.
Hiç kimse, kimsenin fırtınasını bilmez aslında...
Hafifledim. Rahatladım.
Üzerimden büyük bir yük kalkmış hissi,
nasıl iyi geldi anlatamam ♡
Gerçekten çok faydalı bir yolculuktu.
Kitabı bitirir bitirmez yazmak istedim hislerimi.
“İnsanın acısını insan alır”.
Geçirdiğimiz zor günlerde bu cümle ne kadar anlamlı, değil mi?
Kadınların şifa olduğunu, afet sonrası büyük bir dayanışma içinde
Kitap labirent örgüsü içinde yaşam yolcuğuna davet ediyor. Yazar kendi deneyiminden başlayarak birikimini, fikirlerini ve duygusunu o kadar içten anlatıyor ki adeta elimizden tutuyor. Kadim öğretilerle, sanatla , müzikle ve şiirle bağlantı kurmamıza ve olana alan açıyor. Benim için başucu kitabından öte bir yol arkadaşı adeta. İyiki bu topraklardan bir Filiz Telek yola çıkmış ve kadınlara şifa olmaya niyet etmiş.. Ne güzel demişsin.. “Birbirimize kol kanat gerelim, birbirimizin şiirleri olalım…”
Kitap oldukça kalın fakat okurken güzel vakit geçirdim içindeki resimlerle ve konusuyla tabiki keyifli bir eser olmuş. Tabi bazı yerlerinde özellikle sonuna doğru zorlanma yaşadım. Bitirmekte zorlandığım oldu. Daha özet halinde daha sade de anlatılabilirdi diye düşünüyorum. Minimalistlikten oldukça uzak cümlelerde çok dolambaçlı yollar tercik edilmiş. Konu bence harika ilgi çekici ve yazarın birikimi de ortada. Bu kitap edebi olarak bu kadar zorlanmasa çok daha kişiye ulaşırdı diye düşünüyorum.