Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Francisco J. Ayala

Francisco J. AyalaBen Maymun muyum? yazarı
Yazar
7.8/10
79 Kişi
242
Okunma
9
Beğeni
1.902
Görüntülenme

Francisco J. Ayala Sözleri ve Alıntıları

Francisco J. Ayala sözleri ve alıntılarını, Francisco J. Ayala kitap alıntılarını, Francisco J. Ayala en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
X kromozomunun birinde hemofili mutasyo­nu olan kadınlar bu hastalığa yakalanmaz, ama hemofili mutasyonu olan X kromozomunu miras alan oğullarına aktarır (ortalama yüzde 50 oranında). Kraliçe Victoria'nın X kromozomlarından birinde yaşanan hemofili mutas­yonu, onun kızları ve kızlarının kızları aracılığıyla Rus, İspanyol ve Avrupa'daki diğer kraliyet ailelerine aktarıl­mıştı. Örneğin, Rusya Çarı Il. Nikola'nın tek oğlu olan Çareviç Aleksis hemofiliyi Kraliçe Victoria'nın torunu olan annesi Aleksandra'dan miras almıştı. İspanyol tahtının varisi olan Prens Alfonso da bu hastalığı, yine Victoria'nın torunu olan Kraliçe Ena'dan (Kral XIII. Alfonso'nun karısı) almıştı. Siyaset tarihçileri, tahtın varislerindeki hemofili­nin iki kraliyet ailesinin düşüşünün nedenlerinden biri olduğuna inanıyor.
:D Evrimi de kendi çıkarlarına kullanmışlar resmen
Geçmişte din alimleri canlılar alemindeki kusurlar , işlev bozuklukları ve mezalim konularıyla ilgili konuşu­rken zor durumda kalıyorlardı; çünkü bunları Tann'nın tasarımının sonucu olarak açıklamaları zordu. İskoç filozof David Hume (1711-1776) problemi acımasız bir açık sözlülükle çok özlü bir şekilde ifade etmişti: "Tanrı kötü­lüklerin önüne geçmek istiyor da geçemiyor mu? O zaman aciz demektir. Elinden geliyor da, istemiyor mu? O zaman habis demektir. Hem elinden geliyor hem de istiyor mu? O halde bu kötülükler niye?" Bu noktada imdada evrim yetişir. İlahiyatçı Aubrey Moore'un 1891 'de ortaya koydu­ğu gibi, "Darvincilik ortaya çıkmış ve düşman kılığında bir dostun yapacağını yapmıştır". İlk bakışta dünyada Tanrı'ya duyulan ihtiyacı ortadan kaldırıyor gibi görünen evrim kuramı, neticede dünyadaki kusurları Tanrı'nın ta­sarımlarının başarısız sonuçları olarak açıklama gereğini inandırıcı bir biçimde ortadan kaldırmıştır.
Reklam
Anatomik açıdan bakarak, modern insanların yaklaşık 200 ila 150 bin yıl kadar önce Afrika'da evrilip, sonunda diğer hominidlerin yerini alarak dünyanın geri kalanına yerleştiğini söyleyebiliyoruz.
Ben bir primatım. Maymunlar da primattır, ama insan­lar maymun değildir. Primat kategorisi maymunları, kuyruksuz maymunları ve insanları içerir. İnsanlar tü­reyiş bakımından maymunlardan çok, kuyruksuz may­munlara yakındır. Kuyruksuz maymunlar, deyim yerindeyse, bizim birinci göbekten akrabalarımızken, may­munlar ikinci ya da üçüncü göbekten akrabalarımızdır. Kuyruksuz maymunlardan bize en yakın olan şempan­zelerdir, sonra goriller, daha sonra da orangutanlar gelir. İnsan soyu ile şempanze soyu arasında yaklaşık 6-7 mil­yon yıl fark vardır. Biz bu bilgileri üç kanaldan biliyoruz: İnsanlar dahil olmak üzere canlı primatların karşılaştırıl­masıyla; geçmişte yaşamış primatların fosil kalıntılarının keşfedilip araştırılmasıyla; DNA'larının, proteinlerinin ve diğer moleküllerinin karşılaştırılmasıyla.
Evrim kusurların, işlev bozukluklarının, yamyamlığın, asalaklığın, yırtıcılığın ve canlılar alemindeki diğer "kötülükler"in teoloji kanalından gelebilecek izahına bir katkı sunabilir. Bazı din karşıtı yazarlar ve eleştiride bu­lunan başkaları doğal seçilimle evrim sürecinin canlılar alemindeki işlev bozuklukları ve mezalim konusunda Tanrı'nın taşıdığı sorumluluğu ortadan kaldırmadığını iddia etmişlerdir; çünkü dindar kişiler için Tanrı evrenin yaratıcısıdır ve bu yüzden dolaylı ya da dolaysız, aracılı ya da aracısız bu dünyada meydana gelenlerin sorumlu­sudur. Buna göre, eğer Tanrı kadiri mutlaksa, mezalim, parazitler ve hamilelikte düşük gibi şeylerin görülmediği bir dünya yaratabilirdi. Buna verilebilecek cevaplardan biri , Tanrı'nın hikme­tinden sual olunmayacağı ve Tanrı'nın amaçlarını anla­maya fanilerin aklının ermeyeceği ve dahi bunu sorgu­lamanın hadlerine düşmediğidir.
Birçok insan (başta ABD'de olmak üzere, pek çok yerde) evrim kuramının tartışmalı olduğunu düşünüyor. Ömrüm boyunca evrimi açıklayan süreçleri ve kanıtları in­celemiş bir genetikçi ve evrimci olarak, bu algıyı şaşırtıcı buluyorum. İnsanlar da dahil bütün organizmaların ken­dilerinden çok farklı atalardan evrildiği düşüncesi tartış­maya yer bırakmayacak kadar açıktır. Bilimciler diğer doğ­rulanmış bilimsel kuramlardan (mesela dünyanın güneşin etrafında dönmesi, galaksilerin genişlemesi, atom kuramı ya da genetikteki biyolojik kalıtım kuramı) ne kadar emin­lerse, organizmaların evriminden de o kadar emindir.
Reklam
İnsan embriyolarında solungaç yarığı vardır. Bu yarıklar hiçbir zaman solungaçlarıyla nefes alıp ver­meyen omurgalıların embriyolarında yer alır; çünkü bu yapıların ilk kez görüldüğü canlılar olan balıktan evrilmiş­lerdir. Evrim, gelişimin başlarında oluşan yapıların neden doğumdan önce kaybolduğunu açıklamamızı sağlar.
BEN BiR PRİMATIM. Maymunlar da primattır, ama insan­lar maymun değildir.
İnsan ve şempanzelerdeki ortak genom bölgelerinde iki türün yüzde 99 aynı olması birçoklarını şaşırttı. Bu fark hangi pencereden baktığınıza bağlı olarak çok küçük ya da gayet büyük görünebilir. Toplamda yüzde 1'lik fark çok küçük gibi görünse de, her genomda 3 milyar DNA harfi oldu­ğunu düşünürsek, 30 milyonluk bir farka tekabül ediyor.
İnsanlığın en geçerli standartlara göre en başarılı canlı türü hâline getiren şey insan beynidir (daha doğrusu insan zihni).
413 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.