Francisco J. Ayala

Ben Maymun muyum? yazarı
Yazar
7.8/10
79 Kişi
243
Okunma
9
Beğeni
1.950
Görüntülenme

Francisco J. Ayala Gönderileri

Francisco J. Ayala kitaplarını, Francisco J. Ayala sözleri ve alıntılarını, Francisco J. Ayala yazarlarını, Francisco J. Ayala yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1953'te Chicago Üniversitesi'nde yüksek lisans yapan Stanley Miller adında bir öğrenci, bir masaüstü cam aygıtta gezegenimizin doğuşundan hemen sonra yaşanmış olabilecek koşulların simülasyonunu gerçekleştirmişti. Miller yıldırım simülasyonu yaratmak için amonyak, metan ve hidrojen gazlan gibi bazı inorganik kimyasalları karıştırıp, bunlara su buharı ve elektrik deşarjı eklemişti. Bir hafta sonra, deneyde kullanılan beş litrelik cam tü­pün içinde aminoasitler ve üre gibi doğal yollarla sadece organizmalarda bulunan diğer bileşikler ortaya çıkmıştı. Miller böylece organik bileşiklerin enzimlerin yardımı olmadan oluşturulabileceğini kanıtlamıştı. Sonradan ilkel dünyadakine daha benzer koşullarda yapılan deneyler,basit organik bileşiklerin kendiliğinden oluşturulabilece­ğini teyit etti. Bugün bu ihtimal sayısız deney sonucunda, ama aynı zamanda gezegenimize düşen meteorlarda, kuyrukluyıldızlarda, hatta yıldızlararası gaz bulutlarında basit organik moleküllerin bulunduğu tespit edildiği için tartışmasız kabul ediliyor. Soru şu: Bu temel yapıtaşları birleşerek enzim ve DNA gibi daha karmaşık molekülleri ve canlı hücreleri nasıl oluşturdular? Gözde senaryolardan birine göre, yeryüzü okyanusların oluşmasına müsaade edecek kadar soğuduktan sonra, Miller ve diğerlerinin gözlemledikleri süreçlere benzer bir şey, organik moleküllerden bir çorba (bir tür "ilksel çorba") yarattı ve yeterli zaman olduğundan (milyonlarca yıldan bahsediyoruz!), moleküllerin tesadüfi birleşimi neticesinde, bildiğimiz anlamıyla yaşamın evirilmesine yol açacak bir varlık ortaya çıktı.
Bir hücre sadece bir hücre demek değildir
Bir hücre binlerce farklı türde enzimi de içeren onbinlerce bileşenden meydana gelir. Bu bileşenler, birçoğu kesin olarak belirlenmiş reaksiyon dizileri olan binlerce kimyasal reaksiyonu son derece başarılı ve hatasız bir şekilde gerçekleştirir. Hücresel süreçlerin canlı temsili en bunların son derece karmaşık ağlar olduğunu, ABD'deki ulaşım sistemine benzetilebileceğini gösteriyor. Bu sistemde eyaletler arası ve eyalet ıçı anayollar ve otobanlar, her türlü ek yol, bisiklet yolları, ozel araba yolları ve şantiye vollan mevcuttur; aynca petrol kuyuları, rafineriler ve benzinlikler ile arahalar, kamyonlar, motosikletler ve diğer araçların yanı sıra, bunların üretildikleri fabrikalar vardır; bunların da yanında nehirler, suyolları, limanlar ve her türlü gemi ya da tekne ve havayolları, havaalanları, uçaklar ve bunların üretildiği fabrikalar gelir. ABD'nin son derece karmaşık ulaşım ağı bile kesinlikk bir hücrede gerçekleşen kimyasal bilesenler ve reaksivonlar ağından daha karmaşık değildir.
Reklam
HEMEN HEMEN BÜTÜN BiYOLOGLAR, gezegenimizde yaşamın, bugün canlı organizmaları oluşturan aynı kimyasallardan (mesela karbon, nitrojen, oksijen ve hidrojen) doğal süreçlerle kendiliğinden başladığı konusunda hemfikir. Bilimciler yeryüzünde yaşayan bütün organizmaların tek bir özgün yaşam biçimindeıı türediği görüşünde de birleşiyor. Buradan, yaşamın nasıl başladığını bildiğimiz sonucu çıkar mı? Pek değil. Yaşamın kökeni konusunda bazı sağlam fikirler ve· sağlam deneyler olmasına karşın, nasıl başlamış olabileceğine dair henüz genel bir mutabakata varılamadı. Fakat kanıtlar mebzul miktarda olduğundan, yeryüzündeki bütün yaşamın tek bir kökenden çıktığını kesin olarak biliyoruz.
Evrim, çoğalan ve mutasyon geçiren canlı organizmalarda doğal seçilim yoluyla işler.
20. yüzyılın ikinci yansında, yani Türlerin Kökeni'nin yayımlanmasından neredeyse yüzyıl sonra ortaya çıkmış bir disiplin olan moleküler biyoloji, organizmaların evrimi hakkındaki en güçlü kanıtlan sunuyor. Moleküler biyoloji evrimi iki yoldan kanıtlar: Birincisi, DNA'nın doğasında yasamın birliğini ve organizmaların enzimler ile diğer protein molekülleri düzeyinde işleyişini göstererek ; ikincisi, önceden bilinmeyen evrimsel ilişkileri yeniden kurgulamayı ve canlı organizmalar arasındaki tüm evrimsel ilişkileri doğrulamayı, bunların ayrıntılarını saptamayı ve zamanını belirlemeyi mümkün hale getirerek.
İnsan embriyolannda solungaç yarığı vardır. Bu yarıklar hiçbir zaman solungaçlarıyla nefes alıp vermeyen omurgalıların embriyolarında yer alır; çünkü bu yapıların ilk kez görüldüğü canlılar olan balıktan evrilmiş­lerdir. Evrim, gelişimin başlarında oluşan yapıların neden doğumdan önce kaybolduğunu açıklamamızı sağlar.
Reklam
336 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.