Bazı insanlar doğuştan dik başlı ve asidirler. Onlar örf ve adetleri, gelenekleri alt üst etmekten de büyük zevk alırlar. Ama ben onlardan değilim. Ben sadece ıstırap çekiyorum.
Tarih romancısı diye tanıtılan, yirminci yüzyıl Amerikan edebiyatcısı Frank Yerby'nin 'Gurur Şatosu' romanına dayanarak söyleyebildiğim; Yerby'nin ortalamanın üzerinde bir edebi yeteneğe sahip olduğudur. Ellili, altmışlı ve yetmişli yıllarda çevrilip ülkemiz okuruna servis edilen romanları bu dönemlerde bir hayli ilgi görmesine rağmen, son dönemlerde yayınevlerimizin maddi kaygılarından ötürü yazar, artık ülkemizde tanınmamaktadır. Buradan günümüzde, dilimize kazandırılan edebi eserlerin kalite sorunları konusuna ulaşırız ve bu konu uzayıp da gider...
Birkaç romanı Hollywood'da sinemaya da uyarlanan, yirminci yüzyıl Amerikan romancısı Frank Yerby, 'Gurur Şatosu'nda, on dokuzuncu yüzyılda ülkesinde maden ve fabrika işcilerinin çektikleri zorlukların nihayetinde zengin ettikleri patronların imrenilmeyecek hayatlarının yanı sıra paranın insanları sürüklediği felaketleri de anlatıyor. Yazar aslında sömürenler ile sömürülenler arasında bir orta yol aramaya çalışıyor gibi. Bir yandan işçilerin ölümlerinden ve ailerine yapılan adaletsizliklerden dem vururken diğer yandan da, bu sosyalizm ideolojisinde gelinen noktanın, kuvvet ve iktidar peşindeki iyi niyetli olmayan kişilerin; fakirlerin acılarını ve sorunlarını maşa olarak kullanmaktan başka bir şey olmadığını iddia ediyor. Anlatılan bu hikaye her ne kadar on dokuzuncu yüzyıl olayları olsa da, yazar, bunu 1949 senesinde yazdığı için, belirttiğim bu son fikirinde yazar, Stalin dönemini yeriyor gibi...
Kitap ve yazar hakkında konuşulacak çok şey var. Güzel, sürükleyici, çok yönlü bir eserdir.
Tavsiye olunur...
İyi okumalar...