Yanılsamaya bağlı arzunun gücü ve tutku sürdükçe, sevinç de ordadır. Ancak karşımizdekini daha iyi tanıdıkça, hayal yerini yavaş yavaş gerçekliğe bırakacaktır. Karşımızdakine dair doğru bir algıya sahip olduğumuzda da, şayet bir yanılsamaya dayanmışsa hüzne ve bazen aşk nefrete dönüşür. Karşımızdakini ne kadar tümüyle uygun biçimde anlarsak; edilgen sevincin aktif sevince, tutkunun da derin ve kalıcı bir aşka dönüşmesi o kadar mümkün olur.