Friedrich Wilhelm Joseph Schelling sonradan Friedrich Schelling, (d. 27 Ocak 1775 – ö. 20 Ağustos 1854) Alman İdealist düşünür. Fichte'nin temel kavrayışını ve idealist bakış açısını paylaşmakla birlikte, onun mutlak ego'nun bir ürünü olarak yalnızca bireysel bilinçle iradeye karşı koyan bir engel işlevi gören doğa anlayışına karşı çıkmıştır.
Gerçeklik; temelde insan ruhuna ya da tinine çok benzer olan ve kendi kendini belirleyen canlı bir süreç ise, doğa yalnızca iradeye karşı koyan, ölü, mekanik bir düzen olamaz. Schelling'e göre; biz insan varlıkları doğayı anlayabiliriz, çünkü doğanın bizimle bir yakınlığı vardır, çünkü o dinamik bir zihnin ifadesi olup, onda yaşam, akıl ve amaç vardır.
Schelling, romantiklerle birlikte, tin, zihin ya da akıl kavramını bilinçsiz, içgüdüsel ve amaçlı bir gücü de içerecek şekilde genişletir. Var olan her şeyin mutlak temeli ya da kaynağı yaratıcı enerji, mutlak irade ya da egodur, her şeyde hüküm süren dünya-ruhudur. Aktüel olan her şey, Schelling'e göre ondan çıkar. Şu halde, ideal olan ile gerçek, düşünce ile varlık bir ve aynıdır.
Schelling, Fichte'yle birlikte, değişmez töz düşüncesini reddeder ve onun yerine evrensel yaşamı, bilinçsizlikten bilince doğru gelişen ve nihai amacı, insandaki kendi kendisinin bilincine varan akıl olan, canlı, yaratıcı ve amaçlı bir evrim ilkesini geçirir.
Şimdiye dek Cervantes’in Don Quijote’si ile Goethe’nin Wilhelm Meister’i olmak üzere yalnızca iki romanın var olduğunu iddia etmekle çok ileri gitmiş olmayız.
İnsan varoluşunun özü, bizzat kendi varoluşunu, kim olduğunu seçme ve belirleme özgürlüğüdür. Bu bakımdan insan kendisinden tamamen sorumludur, başka bir deyişle kendi özgürlüğünden kaçamaz...
Ömer Gezen' e ve tüm dostlara teşekkür ederim.Sizler de bu anlamlı harekete katılmak isterseniz #51007323
{Liste Güncellenecektir. Yoruma Siz de Sevdiğiniz İncelemeleri İliştirebilirsiniz.}
*Gülnaz Eliaçık
Hegel günlükleri ile başlattığım Alman idealizmi serimin en enteresan filozoflarından birine geldi sıra Schelling. Şu bir gerçek ki Alman idealizmi saf bir Hristiyanlık duygusu ile sarıp sarmalanmış durumdadır. Özellikle Gottlieb Fichte ve Kant ile birlikte başlayan bu durum 19.yüzyıla kadar devam etmiştir. Schelling diğer arkadaşları gibi bu iki
Schelling Özgürlük sorusunu ahlak, din, bilim ve tarih açısından ele alan ve insanlık tarihinin en önemli problemlerinden bir olan “kötülük problemi” çerçevesinde yepyeni ve özgün bir bakış açısı sunan bu felsefi inceleme; Kant’ın sekseninde öldüğü (1804), Schiller’in zamanından önce (1805) göçüp gittiği, Hegel’in Tinin Fenomenolojisi’ni yayımladığı (1807), Napoléon’un Prusya’da hâkimiyetini kurduğu, Goethe’nin Faust’un ilk kısmını kaleme aldığı (1809) bir zamanın ürünüdür.
"Doğa neden zehirler kendi çocuklarını?
Ve neden doğan şeyler ölmek, neden sevdiklerimiz bizi terk etmek zorunda?"
Clara; filozof Schelling'in, eşi Caroline'nin ani ölümünden sonra kaleme aldığı bir yas kitabıdır. Bir nevi insanların ölümüyle, sonluluğuyla ilgili bir hesaplaşma da diyebiliriz.
Ölümü, doğayı, yaşamı, sonluluğu, yeni başlangıçları, öteki dünyayı, ruhu, bedeni ve canı irdelemiş ve bununla birlikte harika bir felsefi roman ziyafeti sunmuştur bizlere.
Kitapta, Clara, rahip ve doktorun ölüm üzerine konuşmaları yer almaktadır.
Konuşmaların geneli ruh, beden ve tin üçlüsü üzerinedir. Aralarındaki ilişkiyi çözmeye çalışırlar kitap boyunca.
Schelling'in bu kitabı diyaloglar halinde ilerleyen ve kendisinin az bilinen "gizli" başyapıtı olarak nitelendirilir.
Ayrıca şunu da belirtmeden geçmeyeyim; Schelling'in eşi Caroline, Alman romantizminin sıradışı figürlerinden birisiydi. Keyifle okunacak bir novella.
İyi Okumalar!