Hakkında
1995 senesinde Selim Al yönetiminde çıkmaya başlayan Furkan Dergisi, 49 sayı yayınlanmış ve 1999 senesinde kapatılmıştı. 2006 senesinde, Yeni Furkan adıyla ve “Denizler Durulmaz Dalgalanmadan” alt başlığıyla çıkan dergi, Ümit Elönü sahipliğinde yeniden çıkmaya başladı. İBDA fikriyatına sahip dergi 2013’te yeniden Furkan ismiyle yayınlanmaya başladı ve halen yayın hayatına devam ediyor.
Unvan:
Aylık İlmi, İctimai, Tasavvufi, Dergi
Doğum:
1995
Okurlar
4 okur beğendi.
24 okur okudu.
1 okur okuyor.
5 okur okuyacak.
3 okur yarım bıraktı.
Derginin Sayıları
Furkan Dergisi - Sayı 62 (Temm...
8.6/10
Furkan Dergisi - Sayı 60 (Kası...
7/10
Furkan Dergisi - Sayı 61 (Nisa...
8.5/10
Furkan Dergisi - Sayı 59 (Ağus...
7/10
Furkan Dergisi - Sayı 42 (Mayı...
8/10
Furkan Dergisi - Sayı 58 (Hazi...
7/10
Furkan Dergisi - Sayı 57 (Mart...
7/10
Furkan Dergisi - Sayı 46 (Kası...
7/10
Furkan Dergisi - Sayı 55 (Aral...
7/10
Furkan Dergisi - Sayı 45 (Ekim...
0/10
Sözler ve Alıntılar
Dua edin... İsteyin... Hayal kurun...
Tasavvur edin... Israrla isteyin, hayatı ve dünyayı şekillendirin!..
Sayfa 22
İnsanın henüz gençlik çağlarında kendisine yol gösterecek bir "kılavuz yıldız"la tanışması, ruhuna eş bir ruhla karşılaşması güzeldir; muhteşemdir. Eğer muhteşem olanı tüm ihtişamı içinde kavrayabilirseniz, tutkuyla bir şeye bağlanma istidadınız artar, adanmışlık hissiyle dolar, olgunlaşırsınız.
Sayfa 14
dervişlik miskin miskin yan gelip kıvrılarak yatmak değildir. Zikirle, rabıtayla, eve kapanıp hayy huyy yapmak değildir dervişlik...
Derviş Allah'ı isteyen âşık kuldur. Ve aşkın enerjisi, insanı enerjik yapar. Güçlü yapar. Zâtında özünde Rabbani hisseden derviş güçlü hisseder kendini... Derviş savaş sanatını, çevik ve çok bilgili bir düşmandan öğrenir; kendi nefsinden... Allah'a kafa tutan bir düşmandan...
Sayfa 21
(..)
Dost da gördü, düşman da;
Allah ona "hikmet" vermişti.
Bütün bir Batı tefekkürünü islâm Tasavvufu önünde hesaba çekti; bâtıla bulanmış hikmetleri buldu ve ait oldukları yere koydu.
Boş konuştuğunu duyan olmadı.
Yalan hiç!
Gördük ve öldürdük
Dost da gördü, düşman da;
Allah ona șecaat vermişti. Allah'tan başka kimseden korkmadi. Ne topu tüfeği, ne zindanı, ne işkencesi Ahbes'in, korkutamadı onu.
Gördük ve öldürdük
Dost da gördü, düşman da;
Allah ona iffet vermiști. Herkesin bahanesi "gençlik"te de.
O mânâda hiç genç olmamış, șu mânâda hiç ihtiyarlamamış. 15'inde satmış başını bir gayeye.
Yalçın dağları delmiş, tunç dağları eritmiş bir ömür.
Hayran Hanım ile yeni evlenmişti. Neşe ile sohbet etti bizimle, şakalaştı ibda Yaynevi'nde. Sonra durdu ve dedi: "Ben sizinle arkadaş gibi olayım, ama siz benim arkadaşım olmadığınızı unutmayın.
(..)
"Din edebdir, edeb hadlere riayet"
Sayfa 6Kitabı yarım bıraktı
İletiler
(..)
Sonraki zamanlarda Rapor 7'de "Evlatlıktan Red" başlıklı bir yazı kaleme alan Üstad, "bir katarda lokomotife tahammül edemedikleri için raydan çıkan kıskanç vagonlara değil, bizzat lokomotif olacak, aldığı tesiri kusmayacak ve onun altında ezilmeyecek şahsiyet çekirdeklerine ihtiyacım var" diyerek "Erdem Beyazıt, Bahri Zengin, M. Akif İnan, Rasim Özdenören, Reșat Aksoy'u" evlatlıktan reddeder. Bu mektubta ismi olmasına rağmen imza atmayan tek isim Cahit Zarifoğlu'dur.
Yedinci sayıdan itibaren Raporlar, "Necib Fazil ve Yeni Dostları" etiketi ile çikmaya
başlar. Bu yeni dostlar, Gölge ve Akincı Güç kadrosu, Salih Mirzabeyoğlu ve arkadaşlarıdir. Her sayıda kendi yazıları ile birlikte, bu yeni dostların yazılarını da yayınlar. Bu, bir nevi Büyük Doğu davasının kimlerin EL'i ile YÜRÜYECEĞİNİN delili olmuş olur. Buram buram büyük doğu kokan bu gençler, artık Üstad'ın gözbebeği ve vefatına kadar yanlarından ayırmayacağı kadrosudur..
Furkan Dergisi - Sayı 62 (Temmuz-Ağustos 2018)
(..)
Allah ile âlem arasında bir anlayış üzerine tesis edilen bu hâkimiyet kücüğünden
büyüğüne, basitinden giriftine hemen her
meselede kendisini hissettirmekte ve itikadî, ahlâki, tasavvufî, siyasî, iktisadî hangi konuyu ele alırsa alsın diğer kitab ve beyanları ile tenakuz ve tearuz oluşturmayan bir bütünün parçası olarak kendisini
"Fikir bitti, şimdi sıra eylemde" düşüncesi yatağını bir bulduğunda "yönetici-ilmîye sınıfı" ayrımına gidilerek "sen şuurlan, ben de eylem yapayim" gibi, hatta "sen șuurlan, ben de sana patronluk yapayım" tarzı sonu yeniçeriliğe kadar varıcı, hatta daha da beteri fikre hasetle küfretme-küfürle karşılık verme hayâsızlığına bile varıci çirkefliklere yol verir, vermiștir de. Geçmiște yaşadığımız şeylerdir bunlar.
Furkan Dergisi - Sayı 62 (Temmuz-Ağustos 2018)
Yorumlar ve İncelemeler
Henüz kayıt yok