Kaos bir evde birdenbire ortaya çıkmaz; ahşap oymalar, nevresim kıvrımları, panjurlar ve perde pileleri arasında usulca birikerek, kapıdan esip gelen bir rüzgârla savrulmayı bekleyen tozlar gibi pusuda bekler.
“Aramızda uçurumlar var. Birbirimizle ilgili hiçbir şeyi anlayamıyoruz ama itiraf etmeliyim ki o her şeyi basit ve net görerek, insanları içgüdüsü ve tecrübesiyle tanıyor. Rakipsiz ve güçlü. Ama bir gün etrafında toz toprak birikmeye başladığında, demirden olmadığını ve bir kalbi olduğunu anlayacak.”
Bizim için uzak ya da yakın fark etmez. İnsanları tüm zaaflarıyla severiz, çünkü hepimiz kurbanız; nefret yerine merhametimiz var. Her insanın karakteri yaşadıkları sonucunda şekillenir. Nefretimiz insanlara değil, o şartlara yönelik.