Âsîler, bu işi bitirdikten sonra Bab-ı Humayun’a giderek bayraklarını iki yanda diktiler ve tüfenkleri ellerinde olduğu halde Padişah’m selâmlığa çıkmasını beklemek üzere Sultanahmed Câmii’ne kadar olan sahada dizildiler. Saat 6’da selâmlığa çıkan Padişah Bab-ı Humâyun’a doğru geldiği vakit saray kapısı derhal açıldı ve cehennemi bir gürültü koptu. Kapıdan çıkan Padişah, ömründe görme miş olduğu bu korkunç çehreli adamları görünce, korkudan yüzü sap sarı kesildi.
Kendisi o kadar nazik ve güzel bir gençti ki kafesten çıkmış bir kumruya benziyordu. Karakullukçular, bayrakları ellerinde, tüfenkleri de sırtlarında olduğu halde Padişahla beraber yürüyüp, «Maşallah, ne güzel bir padişahımız vardır» diye bağırarak onu Ayasofya’ya götürdüler.