Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Georges Lefebvre

Georges LefebvreFransız Devrimi yazarı
Yazar
7.8/10
10 Kişi
35
Okunma
3
Beğeni
1.186
Görüntülenme

Georges Lefebvre Gönderileri

Georges Lefebvre kitaplarını, Georges Lefebvre sözleri ve alıntılarını, Georges Lefebvre yazarlarını, Georges Lefebvre yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Para babaları ve vurguncular, makam koltuklarına yeniden oturdular. Plaine cumhuriyetçileri, bu güvenilmez kimselere teslim oldular. Uzun bir süre boyunca erdem nutukları dinledikten sonra, şımartılmak hoşlarına gitti. Thibaudeau Anılar'ında şunları yazar: "Cumhuriyetçi partiden böyle çok kopanlar oldu; bazıları ilkelerinden ödün verdi, bazıları da kendilerini bütünüyle kralcılığa sattı."
"Yirmi dört milyon nüfuslu bir cumhuriyette herkesin çiftlik sahibi olması imkansızdır. Ulusun çoğunluğunun mülk sahibi olması imkansızdır; yaşa￾mak için herkes tarlasını eker ya da bağ bakarsa ticaret, zanaatlar ve sanayi kısa süre sonra yok olur." Thermidorcular bağımsız küçük üreticilerden oluşan bir ulus düşleyen popüler ideali reddediyorlardı.
Reklam
Montanyarlarla Baldırı çıplakların ortak biçimde talep ettiği ama aynı anlayış temeline dayanmayan demokrasiyle çelişiyordu. Baldın çıplakların uygulamak istedikleri demokrasi doğrudan yönetime eğilim göstermekteydi; Devrim hükümeti ise bu uygulamanın savaş yönetimiyle bağdaşmadığını dü­şünüyordu. Seçilenlerin denetlenmesi, halkın milletvekilierini geri çağırma hakkı, yüksek sesle ya da alkışlarla oy lama. Bunlar, seksiyoner militanların yüzeysel bir demokrasiyle yetinmeyi istemediklerini vurgulayan niteliklerdi. Bu siyasi tutum, burjuvazinin liberal demokrasi anlayışına kesin bir biçimde ters düşüyordu. Baldırı çıplaklar, aristokrasiyi ezmek için güçlü bir hükümet istemişlerdi. Kendilerini hizaya sokup itaat etmeye kalktığı için Devrim hü­kümetini asla affetmediler.
Ulusun büyük çoğunluğu bu politikalara düşmanlık duyuyordu. 1789'dan beri Üçüncü Tabaka'ya direnenler ya da kişisel çıkar ve özsaygı sorunlarından, kraliyere bağlılıktan, direnişçi rahiplere sadakatten ve dini duygulardan, "tarım yasası" korkusundan dolayı yavaş yavaş Devrim'e cephe alanlar olmuştu. Aynı durum, ilkesel olardk Devrim'e sadık kalmalarına rağmen girişim ve kar özgürlüğüne yeniden kavuşmayı yürekten dileyen ya da daha da sık olarak, bıkkınlık hisseden ve barış isteyen birçokları için de söz konusuydu. Sayıları bir milyon olarak tahmin edilen kulüp üyesi Jakobenler bile kendi aralarında anlaşamıyorlardı. Zanaatkar ve dükkan sahipleri, fırsatını bulduklannda azami fıyat uygulamasına uymuyorlardı; hayal kırıklığına uğ­rayan ve komiteleri liderlerini cezalandırmakla suçlayan Baldırı çıplaklar ise atölyelerde gizlice toplanıyor, çeşitli olaylar yönetime soğuk durduklarını kanıtlıyordu.
Cumhuriyet, kendisini kuran halkın yardımını artık geri çeviriyordu ve temsil ettiğini ileri sürdüğü sınıfın büyük çoğunluğu ise ona düşmanlık besliyordu. Yöneticiler ancak seçim yoklamalarında hile yaparak ya da kendi anayasalarını açıkça çiğneyerek iktidarda kalabildi. Direktuvar zorunlu olduklarına kanaat getirdiği ayrıcalıkları (bağımlı cumhuriyetleri donattığı kurumlar bunun göstergesidir) edinemezken yasama erki Konsüllük döneminin kendisine ayırdığı esarete doğru yol aldı.
Fransız ihtilali ,Jakoben dönemi
jakobenlerin elinde yeniden otoriter bir hal aldı. Personel belli bir ölçüde demokratikleşti. Bu şekilde toplumsal demokrasinin niteliklerinden bazılarına sahip oldu. Devrim hükümetinin kısa hayatı sırasında burjuvazinin 1789'da soylu ayrıcalıklarını ortadan kaldırmak için ilan ettiği haklar eşitliğinin gelecek için sunduğu sonsuz imkanlar bir an
Reklam
İlk Terör Jirodenleri ürküttü ve bundan böyle diktatörlüğe karşı olmalarına yol açtı. Özellikle ekonomik özgürlük onlar için bir dogma teşkil ediyordu . Montanyarlar ise aksine Baldırı çıplaklarla çıkar ortaklığı yaparak Konvansiyon'u Devrim hükümetini kurmaya zorladılar, bu hükümete ekonomik yönetimi verdiler, yönetimi müttefikleriyle paylaştılar ve halk sınıflarının da devrimden çıkar sağlaması gerektiğini kabul ettiler.
Devrimci burjuvazi, yeni düzenin ilkelerini ilan etmesinin ardından bireyin özgürleşmesinin doğum ve ayrıcalık üzerine kurulu toplumsal, hiyerar­şik ve korporatif yapının yıkılınası sayesinde gerçekleşeceğini savunmaktan vazgeçmedi. Bireyciliğin soyut ve zaten ütopik olduğu; insanların çıkarları, inançları ve zevkleri doğrultusunda çok geçmeden bir araya gelmeleri gerektiği söylendi. Aslında burjuvazi kendi çıkarına olması şartıyla birleşmeye kesinlikle karşı değildi. Egemenliği sağlandıktan sonra birçok birliği yeniden açacaktı. Buna karşın egemenliği sağlamak için önce ona engel olan her şeyin ortadan kaldırılması gerekiyordu
Babeufçülük, döneminin damgasını taşıyordu: Köylü tarlasını sürmeye devam edecek ve ürününü ortak ambara getirecektir; bu doktrin, kapitalist yoğunluğu henüz bireyselliği sarsınayan ürünü değil, paylaşımı hedef alarak ütopik kalmayı sürdürüyordu. Buna rağmen ana hatlarından birçoğu bazı şeylerin habercisiydi. Proje, emekçi sınıfının "en iyi kılavuzu" olan çıkarı başvuruyor ve bununla birlikte özgürleştirilmesi söz konusu olan köleleştirilmiş halka bel bağlamadan devrimcilik görevini başkaldırıcı bir azınlığa veriyordu.
Babeuf artık "ancak bir gün sürebilecek" zirai kanunu reddetmektedir ("yürürlüğe girmesinin hemen ertesi gününden itibaren eşitsizlik yeniden kendini gösterecektir"). O, artık özel mülkiyetin ortadan kaldırılması taraftarıdır. Gerçek eşitliğe ulaşmanın ve "herkese ve ne sayıda olursa olsun torunlarına yeterliği ve yalnızca yeterliği sağlamanın" tek yolu "ortak yönetimi kurmak, özel mülkiyeti ortadan kaldırmak, her insana bir yetenek, bildiği bir ustalık kazandırmak, onu bu ustalığın meyvelerini mal olarak ortak ambara koymaya zorlamak ve tüm bireylerin ve nesnelerin kayıtlarını tutarak bu nesneleri harfi harfine bir eşitlikle paylaştıracak olan basit bir geçim gereçleri yönetimi kurmaktır." Bu program, 4. Yıl'ın 9 Frirnaire (30 Kasım 1795) tarihli Tribun du peupleünde yayımlanan "Halk Adamlannın Bildirisi" yazısında açıklanmıştır
Reklam
Zirai kanun, "Gerçek Eşitlik." Zirai kanun derken mülkierin eşit paylaşımı anlaşılmalıdır. Kuşkusuz 9 Thermidor'un ardından Babeuf, Robespierreci karşıtı olmuştur.
Gerçekten de Babeuf'ün devrimci deneyimi, görüşünün gelişimi açısından son derece önemli oldu. 1789 Bildirisi, haklar eşitliğini ilan etmişti. Oysa devrimin kalbinde günlük ekmek sorunu yaşanırken bunun gerçekleşmeyecek bir düş olduğu çarçabuk ortaya çıktı. "Adı var kendisi yok bir eşitliğe kim önem verir?" diye sorgular Babeuf Ağustos 1791'de. Ardından da cevap verir: "Bu durumda, halkın bütün iyi niyetiyle çalışmak istemesine rağmen artık işi olmayan şu devasa çoğunluğa geçim koşulları sağlamak bir mecburiyet ve gerekliliktir.
Babeuf ve Buonarroti gerçek eşitliği kuracaklarını ileri sürüyordu. Komplo bu nedenle "Eşitler komplosu" adını taşır ve bu şekilde o ana dek edebi bir ütopya olan sosyalizm, siyasi tarihe girmiştir. Bu iki adam 18. yüzyılın birçok yazarını cezbeden ahlakçı ve çoğu zaman çileci komünizme inanmış­lardı. Devrim onların etkisiz olarak değerlendirdiği medeni ve siyasi eşitliği ilan ederken taşralıların toprak sahibi olmaya dair hissettikleri buruk arzu, 2. Yıl'da ekonominin kısmen ulusallaştırılması, 3. Yıl'da enflasyonun yarattığı yıkımlar ve halkın tüyler ürpertici sefaleti onların düşüncelerine biçim verdi.
116 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.