0.0/10
0 People
3
Reads
0
Likes
366
Views

About

Title:
Yazar,

Readers

3 readers read.
6 readers will read.
Reklam

Quotes

See All
Sözleşmelerin garantörü ve hiyerarşinin muhafızı olan bir tanrı şeklindeki mihenk taşını yitiren, artık insanların sitesinin taklit edeceği, benzerini yapacağı ahenkli bir kozmos da olmayan bu “dünya”da insanlar gerçekten de kendi kaderlerinin efendisidir; aslında kendilerine terk edilmişlerdir. Öyleyse siyaset sadece bu özgürlüğün ifadesidir; ona nizam vermeyi hedefler. Ama tam da tanımı itibarıyla, temel —hiçbir yerden alınmadığı, verili olmadığı içinmtartışmaya açıksa ve doğru/adil karar sonucu —tartışma ya da savaşla- belirleniyorsa, o zaman res publica tanımında insanların sahip olduğu modern özgürlük de güce, erke bağlıdır. Temel soru, yani “Meşru otoriteyi kim icra edecek?” ya da aynı şey olan “Doğruyu/adili kim belirleyecek?” sorusu konusundaki tartışmayı bir zaman için karara bağlamaya müsaade eden tek şey, hükmeden güç/erk ya da otoritedir. Görüldüğü gibi tarihsel özgürlük dünyası, özgür eylemin insani dünyası, savaş, kavga, fetih dünyasıdır. Bu dünyada barış ancak bizzat doğru/adil sürdükçe sürer. Böyle bır dünyada doğrunun/adilin normu istikrarsız ve belirsizdir.
Sayfa 159Kitabı okudu
İnsanların özgürlüğü ilahi zorunluluk çerçevesinde düşünülür. Bu, insanların o düzende hiç özgür olmadığı anlamına gelmez: Özgür olmak için, yaratılanlar tâbi olmalıdır, yani itaatkâr olmalıdır. Daha sonra modernler için özgürlüğün doğal zorunluluğun sınırları içinde varolması gibi özgürlük ilahi zorunluluk çerçevesinde vardır. Hiç kimse bir tanrının ya da bir doğanın belirlenimlerinden kaçamaz. Ne olursa olsun, Hıristiyani siyasal özgürlük, kutsal insani oluşun ilahi planında içerilir. Tersine, Machiavellinin başlattığı modern kopuş şuna dayanır: Bundan böyle, siyasal özgürlük olumsallık temelinde, başarılı ya da başarısız olan eylemin olumsallığı temelinde vardır, bir tartışma ya da kavga konusunda asla kesinlik yoktur. Eğer daha önce söylediğimiz gibi sitenin temeli insaniyse, o zaman siyaset mutlak olumsallığın alanına dâhildir. Sitenin düzeni —doğru/adil- şu ya da bu olabilir, bir şey ya da tam tersi olabilir. Bizzat doğrunun/adilin kendisi olumsaldır. Burada doğru/adil olarak tanınan şeyin, yarın ya da başka yerde doğru/adil olmadığına hükmedilebilir. Siyaset olumsal mümkünlerin alanı hâline gelir. Sertçe fikir kavgasının ya da iç savaşın alanına çekilir. Bundan böyle —ve elbette kat'i surette- dindışı tarihin olumsal alanında hareket eder. Geçerken belirtelim ki esasların olumsallığı — çünkü tam da siyasal modernitenin ilkesidir- 20. yüzyılda siyasal felakete yol açmış olan şeydir.
Reklam
Reklam