Sabahlarımı o resimleri, mekanları, ışığı, her şeyi gözlemleyerek geçiyordum.
Sonra bilgisayarımı, düzgünce katlanmış kağıtlarımı, hayatımdaki tek gerçek aşkım fotoğraf makinemi, en sevdiğim insan kovarım olan kulaklıklarımı alıyordum ve fotoğrafları çektiğim yere geri dönüyordum.
Bende kayıp olan o anları aramak... bir işaret, bir iz... bir ipucu bulmak için.
Rehberim fotoğraf makinemdi ve ben de bana yol göstermesi için kendimi ona bıraktım.