Hayat (ya da rastgele şerefsizin teki) bize zarar verdiğinde, ya da dünyayı filtrelemek için kullandığımız aygıtlardan birini bizden çaldığında bize kalanlardır kurallar.
Kendimi, birden fazla kez, New York’ta basit bir dirsek çarpışmasının dahi her bir insanın hayatının gidişatını ne kadar etkileyebileceğini düşünürken buldum.
Kitap zevkine çok güvendiğim bir dostumun tavsiyesiyle edindiğim, ama -muhtemelen okuma dönemimden ya da mental yapımdan kaynaklı- aslında çok da anlamadığım kitap. Konuyu söyleyince çok ilgimi çekmişti ama bazı ufak detayları yakalayamadım sanırım. Bittiğinde evet,evet; so what? Şeklinde bir ruh haline girmiştim. Temiz kafayla bir daha okumak lazım
kitabı bitirir bitirmez içerisinde geçen
“I’ve grown accustomed to her face” parçasının
chet baker yorumunu açıp dinledim.
bazı kitaplar ve şarkılar insana çok iyi geliyor.
youtu.be/gF8XnRbZv9w
kötü ayrılığının üstüne kendine kurallar koyarak meydan okuyan, sadece tek, basit bir kurala uyarak: hiçbir insanoğlu ile konuşmadan iki ayını new york'ta geçiren sam ve şehrin sürprizleri... ilk anısı şarkı olanlar, hâlâ kafasının içinde yankılanmaya devam eden bir şarkı olanlar ve burcu günbatımı olanlar için nefis grafik roman. melankolisi, çizimleri ve hikâyesi ile kalpte şakıyan hoş bir nağme... ne yaparsan yap, ne düşünürsen düşün, ne kadar duvar örersen ör her şey mümkündür güzellemesi, bir umut şarkısı... çünkü şans bu dünyadaki en korkutucu şeydir. çünkü kural tanımaz. çünkü bazen çok hızlı yuvarlanan iki bilye birbiriyle çarpışabilir ve birbirine karışabilir. birbirlerine anın sevgisini yeniden bulmada yardım edebilmek için...