1976’da Akhisar’da doğdu; İzmir Amerikan Lise-
si’nden sonra Marmara Üniversitesi’nde Almanca
işletme okudu fakat gazeteci oldu. Yüksek lisansını
Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümünde, tarih doktora-
sını Alman Araştırma Akademisi bursuyla Berlin
Humboldt Üniversitesi’nde yaptı. En çok feminiz-
mi, “İslam ve kadın”ı, Türkiye, Osmanlı ve azın-
lıkların tarihini, milliyetçiliği merak ediyor; ser-
best gazeteciliğe ve akademiye İstanbul, Berlin ve
Londra’da devam ediyor.
Cahil her şeyin kendi arzusuna, kendi zihniyetine muvafık olmasını ister, hissine uygun görmediği şeylere, zevkini okşamayan hakikatlara karşı derin bir nefret duyar. Bu his avamda kökleşmiş olan inançların mahsulüdür.
Birçok fikirler vardır ki esassız ve babl oldukları halde cahil halk tarafından hakikat imiş gibi kabul edilmektedirler. Çünkü cahilin ruhuna uygundur.
Türbe ziyareti ve evliya inancı etrafındaki ritüeller ise "şirk" ile ilişkilendirilmişti: "Birtakım istismarcıların uydurmalarından başka bir şey olmayan bu saçma sapan şeylerin çoğu gülünçtür. Fakat bazıları -Allah korusun- insanı şirke kadar götürür. Bir dededen medet ummak ve bu maksatla onun türbesine, mezarı başına mum yakmak, oralarda horoz kesmek, koyun keçi kurban etmek. .. Bütün burılar, geri ve dar fikirleri temelinden yıkan, putperestliği kökünden deviren, Allah ile kul arasında hiçbir vasıta kabul etmeyen İslamiyet nazarında şirktir, küfürdür."
Günün kitabı yine bölüm kitaplarımdan biriydi.Yani ''Elleri Tılsımlı '' . Kitabımız iki bölümden oluşuyor .İlk bölüm 1842'den başlayarak günümüze kadar süren zaman içinde doğum nasıl medikalleşti , ebelik de diğer sağlık dalları gibi nasıl erkek egemenliğinin altına alınmaya çalışıldı sorularına cevap niteliğinde... İkinci bölümdeyse doğum medikalize edilmeden, ebelik itibarsızlaştırılmadan önce kim ,nasıl ,neden ebe olmayı tercih etti ? Ebeler sadece doğumu gerçekleştirme göreviyle mi sınırlı kaldılar ? Büyük ölçüde Besim Ömer yüzünden ''pis,yaşlı,acuze'' olarak nitelendirilen,aslında eli öpülmesi gereken ebelerimiz gerçekten hakkındaki suçlamaları hak ediyor mu ? Hemşirelik ve ebelik arasında müfredatta bile gözle görülür fark varken diğerinin yerine geçmesi doğru mu ? sorularının cevaplarını ve genel itibariyle ebelik tarihi içindeki bir sürü sorunun kaynağını,çözümünü bulabileceğiniz bir eser.
Şayet ben gibi ebelik bölümünde okuyan öğrencilerin - özellikle haklarını kıyasıya savunabilmek adına - yanından ayırmaması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Son olarak olmazsa olmazım kitaptaki alıntımla bitiriyorum :
"O çocuğu doğurttum mu, yıkamadan önce koklardım. Yıkanmadık çocuk, burcu burcu burnuma kokardı. Kokar yenidoğan çocuk. Pek güzel kokar. Bi güzel kokar."
Kitabın içeriğini merak ediyordum ama maalesef satışı yok, hiçbir yerden temin edilemiyor. Avrupa'da olduğum için kütüphane vs. yoluyla da istifâde edemiyorum. Elinde olup içeriğinden paylaşan olursa, memnun olurum. En azından “Acuze değil, lisanslı bir ebe” bölümüne dair merakımı giderecek malumat da yeterli olur.
Teşekkürler.
Gökçe beyinli’nin elleri tılsımlı adlı kitabı geçmişten günümüze kadar ebelik mesleği çerçevesinde kapsamlı bir araştırmanın analizlerini bizlere sunmaktadır. Beyinli kitabın teşekkürler kısmında bu kitabı yazma sebebinin kendi tramvatik doğumundan sonraki süreçte başladığını dile getirmiştir.
Kitap, Yıllardır erkek hegemonyasının bir getirisi