Ekim 2013'de Mola Kitap Yayınevi tarafından basılmış bir roman 'Kara Kar'.. Gönül Aktürk'ün yazdığı bu eser 295 sayfa..
Hayatı acılar içinde geçmiş Sıla'nın hayat hikayesi anlatılmakta. Ağır sınavlardan geçen 18 yaşındaki Sıla'nın acımasız ve zalim insanlardan çekmediği dert, kahır kalmıyor. Özellikle en yakınındaki kişilerden, akrabalarından ve ailesinden yana..
Bunun yanında 1995 yıllarında anarşist ve komünist düşünceli örgütlerin insanları nasıl kandırdıklarına dair, dini inançları ve Allah'ı yok sayan karanlık düşüncelere bürünmüş insanların izlenimine de değinen kitap, o zor yılların buhranında kıvrananlara bakabilmek adına bir pencere açmış romanında Gönül Aktürk.
Okumayı bitirdikten sonra pek tavsiye edilebilecek bir eser izlenimi vermedi bana. Konusunu, kurgusunu ve kitabın işleyişini başarılı ve etkili bulmadım maalesef. Olaylar olgusu çok basit, hızlı bir şekilde ele alınmış. Kurgusu üstünkörü çok çalışılmadan oluşturulmuş gibi geldi bana okurken. Derin bir girdaba yakalanıp ve sonunun nereye varacağını düşünmeyen, düşünemeyen insanoğlunun önemli dersler çıkaracağı, ibret alacağı ayrıntılar da var tabii eserde. Bunları yok sayamam.
Özetlemek gerekirse; bir bıçak düşünün. Bu bıçak bir katilin elindeyse tam bir facia. Bir doktorun elindeyse hastalığımıza şifa olabilir. Ama kafası karışık, beyni şüphelerle dolu ve mankurtlaştırılmış birisindeyse eğer bıçak... Bu örneği çoğaltmak mümkün. Adına 'silah' deyin! 'benzin bidonu' deyin! Ne derseniz deyin işte..
Renklerimi ak direnişiyle rüzgâra salıyorum,
Yağmura veriyorum sevaplarımı
Veriyorum bedenimi toprağa,
Ardımda kaç kundak bırakıyorum
Ve kaç ak sütüne doyulmamış anneyi..
Zaten ben bu dünyayı hiç anlamadım hiç sevmedim, ısınamadım. Hatam, cahilliğim bir ömür mutsuzluğuma neden oldu. Ne gülecek ne de ağlayacak gücüm kalmadı benim..
Gece karanlığında beslenen
Aşkları istemiyorum
Bir türkü söylüyorum içinde gözyaşı olmayan
Bir türkü daha takılıyor dilime
Duvarları yalayan
Yazıyorum şafaklarda kimsesiz çocukları
Açlık kokan kaldırımlar da çıplak ayaklar..