Pek çok kısa filme ve uzun metrajlı Piran-Pirano filmine imza atmış yönetmen, senarist Goran Voynoviç 1980 yılında Lübliyana’da doğdu. Ancak bölgede, Slovenya’da okuyucuların, eleştirmenlerin ve polisin dikkatini çeken Čefurji raus romanının yazarı olarak tanınmaktadır. Adı geçen roman üç ayrı Sırpça-Hırvatça diline, Çekçeye, Lehçeye ve İsveççeye çevrildi. Ayrıca romanın başarılı bir tiyatro uyarlaması da mevcuttur. 2011 yılında Voynoviç’in ikinci romanı Vatanım Yugoslavya (Jugoslavija, moja dežela) yayımlandı ve kendisine ikinci Kresnik’ini kazandıracak olan, yılın en iyi Sloven romanı ödülüne layık görüldü. Aynı roman, Pula Kitap Fuarı’nda Hırvatistan’da yabancı dilde yayımlanan en iyi roman kategorisinde Kiklop ödülüne aday gösterildi. Goran Voynoviç, Dnevnik dergisinde köşe yazıları yazmaktadır. Yazıları Kada Džimi Ču sretne Fidela Kastra kitabında derlendi. Čefurji raus! romanını aynı isimli sinema filmine dönüştürdü ve kısa sürede Slovenya sinemalarının popüler filmi olmayı başardı. Yazarın diğer romanları: Južnjaci marš! (2009), Kada Džimi Ču sretne Fidela Kastra (2011), Smokva (2017).
Sırf salıdan sonra çarşamba, çarşambadan sonra perşembe geldiği için zaman akıyormuş ve yaşıyormuşum gibi davrandığım o normal denilen hayatı kim bilir ne kadar yaşayabilmiştim.
İlk bakışta 5-A sınıfımızda küçük bir iç savaş yaşanıyor gibi görünse de beden eğitimi dersi başladığında her şey ikinci plana atılırdı. Sırplar, Hırvatlar, Müslümanlar, Slovenler ve babasının ismini söyleyemeyenler hep birlikte spor salonuna futbol oynamaya koşardık. Artık orada kimin ne olduğunun bir önemi yoktu.
Sahada Sırplar hücumcuydu, Hırvatlar sol bek, Müslümanlar kaleci, babalarının isimlerini açıklayamayanlar ise kalorifer petekleriydi, çünkü yedek sandalyelerini ısıtıyorlardı.
Evet, bu kez de Yugoslavya'nin tarihini anlatan bir roman okudum. Kitabın karakteri 11 yaşındaki bir çocuk. Onun gözünden okuyoruz. Üç arkadaş ve kahramanin babasını ve babasinin özelliklerini anlatarak ilerliyor kitap.
Kitap iki anlatıdan oluşuyor. Biri kahramanın çocukluk döneminde annesi babası ve göçleriyle ilgili olan bölüm, diğeri ise babasının izine ulaşamayıp onu aradığı bölüm. Bazen bu tarz geçişli kitaplar yorabiliyor. Ya da ben bu tarz -siyaset, tarih- içerikli kitap türünü sevmediğim için yoruldum. Evet, bu tarz kitap sevmediğim için böyle geçişli anlatımlar beni üzüyor :) Bu tarz kitaplardan hoşlanan kişilerin sevebileceğini düşünüyorum. Kötü bir kitap değil, konulara hiçbir şekilde vakıf olamasam da (siyaset ve tarihten anlamadığım için) yazarın kalemi gayet başarılı. Eminim bu tarzı sevenler bunu da sevecektir. İçinde bir miktar küfür de var, söylemeden geçmeyeyim :)
Savaş sonrası dağılan Yugoslavya. Savaşta ellerini kirletmiş ve saklanan babasını arayan ana karakter üzerinden yürüyen kitap Yugoslavya’nın bütün renklerini sayfalarına taşımayı büyük ölçüde başarmış durumda. Yalnız kitabın son 100 sayfası ilk 100 sayfasından daha iyi. Giriş kısmında çocukluk hayallerine daldıkça olaylar, kişiler fazla birbirine karışıyor. Bu kesim açıkçası beni biraz yordu. Son kısımlarda hikayenin tam anlamıyla oturmasıyla kitap daha iyi bir görüntü alıyor.
Yazarla tanışma kitabım oldu. Konusu ise şöyle :Vladan Boroyeviç, babasını savaşta öldü diye biliyor. Fakat araştırma yaptığı zaman aslında babasının bir savaş suçlusu olduğunu ve hala yaşadığını öğreniyor. Babasını bulmak için Eski Yugoslavya topraklarına doğru bir yolculuğa çıkıyor. Dili sade ve akıcıydı. Ben severek okudum. Bu tarz eserleri sevenler için tavsiye ederim. Keyifle okuyun.