Greer Rivers is a former crime fighter in a suit, but now happily leaves that to her characters! A born and raised Carolinian, Greer says “y’all”, the occasional “bless your heart” (when necessary), and feels comfortable using legal jargon in everyday life.
She lives in the mountains with her husband/critique partner/real life book boyfriend and their three furbabies. A sucker for reality TV, New Girl, and scary movies in the daytime, Greer admits to being a messy eater, ruiner of shirts, and does NOT share food or wine.
Greer adores strong, sassy heroines and steamy second chances. She hopes to give readers an escape from the craziness of life and a safe place to feel too much. She’d LOVE to hear from you anytime! Except the morning. She hates mornings.
''Sana aşık olduğumu anlamam için mektupları, müziği ve seni kaybetmem gerekti. Sanırım bana nota olarak yazdığın ilk mektubunu okuduğum anda sana aşık oldum ama bunu itiraf etmekten çok korkuyordum."
Bu kitaba dark roman denince gülmedim değil :) Yeni moda çıktı, sorunlu karakter yazayım, adına da dark diyeyim, oldu mu oldu. Hayatı boyunca hiç dark roman okumamış biri bile anlar dark olmadığını. Gün ışığına çıkmamak ve karanlıkta tünellerde gezmek, travma yaşamış iki karakter yazmak darktan sayılıyorsa onu bilmem tabi ya neyse. Dark kategorisinin de suyunu çıkardılar.
Bipolar bozukluk, manik depresif gibi tıbbi terimler çoktu kısaca bunlar hastalıktır neden dark romance türüne uyarlanmaya çalışılmış anlamadım. Kaldı ki bununla ilgili bir olay da yoktu. Hastalığı, ilaçları olay olmadan vermeye çalıştığı hezeyanları, ne zaman hangi ilacı içecek ve hangi müziği duyacak bunları okuduk. Ciddi bir olay örgüsü bile yoktu. Sorunlu kadın ve erkek karakter ortaya çıkarmaya çalışmış, takıntı saplantı teması işlemeye çalışmış fakat kesinlikle başarılı olmamış. Vakit harcamaya değmez.
Kitabın tek keyifli yanı canim arkadaşım
Sena Nur ile okumaktı. Söylene söylene gece yarısı muhabbetlerimiz için asla pişman değilim. Senoşum yine gol olmadı ama güzel günler göreceğiz inşallah :)))
Selamlar. Bence Hayalet çok güzel bir Operadaki Hayalet uyarlamasıydı.
Scarlett babasının hayalini gerçekleştirmek için müzik konservatuvarında son sınıf öğrencisi. Scarlett'ın bipolar bozukluğu var. Hikayenin birkaç yerinde Scarlett'ın hastalığı önemli rol oynuyor.
Sol ise yaşadığı bölgeyi korumak için çabalayan bir anti kahraman.
Kitabın ilk yarısı o kadar iyiydi ki. Çok güzel ve karanlık bir havası var kitabın. Maskeli yaralı mafya karakterin ve onun maskeli adamları, yer altı tünelleri ve adamın yani Sol'un Fransız Mahallesi'nin hayaleti olması... Adama yaraları ve maskesi yüzünden karanlıklarda dolaşması nedeniyle hayalet deniyor. Bilin bakalım kim için çok sevdiği karanlığı arkasında bırakıyor? Scarlett Day yani adamın ilham perisi... Adam da kadının müzik şeytanı. Sürekli kadına mektuplar yolluyor. Bu kitapta onu dokunursan seni öldürürüm vibe ve sahneleri var. Buna bayılıyorum bunu kabul edeyim önce. Sol, kadının koruyucusu rolünü üstleniyor ve her zaman yanında oluyor. Bu arada Scarlett Day bipolar rahatsızlığına sahip ve tetiklendiği zaman ataklar geçiriyor ve o sırada Sol'un gelip şarkı söyleyerek kızı sakinleştirmesi... Kitap genel olarak çok güzeldi sadece sonlara doğru çok hızlı geçti ilk yarısına bayıldım ama ikinci yarısında daha yavaş okudum daha güzel sahnelerle süslenebilirdi. Ama kesinlikle tavsiye ederim. Sadece tetikleyici unsurlara dikkat edin ve çokça baharatlı sahneler bulunuyor.
4/5