Hakkında
Kadıköy’de 1943 yılında doğan Gülgûn Üçel, İstanbul Üniversitesi’nden lisans ve doktora diplomaları aldı. Londra, Edinburgh ve Glasgow üniversitelerinde tarih ve sanat tarihi dalında yüksek lisans kurlarına devam etti. İstanbul Robert College, Ege Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi’nde öğretim üyeliği görevlerinde bulundu. Osmanlı sosyal, kültürel ve ekonomik tarihi, Osmanlı Devleti ve hukuki, askerî kurumları, Avrupa’nın sosyal ve kültürel tarihi, uygarlık tarihi, sanat tarihi ve tıp tarihi alanlarında eserleri ve makaleleri vardır. Gülgûn Üçel-Aybet, 1984’ten beri Osmanlı ve Osmanlı Öncesi İncelemeleri Kurumu (CIEPO) üyesidir. Yazarın Avrupalı Seyyahların Gözünden Osmanlı Dünyası ve İnsanları (1530-1699), (İletişim Yayınları, 2003) başlıklı bir kitabı daha bulunmaktadır.
Tam adı:
Yazar
Doğum:
Kadıköy, İstanbul, 1943
Okurlar
3 okur beğendi.
12 okur okudu.
1 okur okuyor.
27 okur okuyacak.
Sözler ve Alıntılar
Galland 1672’de Meriç Nehri yakınlarında bulunan Bosnaköy’de gördüğü kuş türlerini şu şekilde aktarır: “Burada karabatak, saksağan kuşu, kuzgun, kumrular ve özellikle leylekler görülür. Bu kuşlar o derece hür ve rahattır ki yuvalarını köyün yolları üzerindeki ağaçlara yaparlar, üzerlerinde iki veya üç kuş yuvası olan ağaçlar vardır. Padişahın bir bahçesinde tamamen karabatak yuvalarıyla dolu bir ağaç vardı. Bu kuşların bu derece hür olmalarının nedeni çocuklar dahil hiç kimse tarafından onlara fenalık edilmemesinden ileri gelir” .
Sayfa 357Kitabı okudu
“Sir John Finch’in Edirne’den dönüşünde Trakya ve Edirne’de veba salgınının korkunç derecede yaygın olduğunu söylemesi üzerine Atina’ya dönmekten vazgeçtiler...”
Sayfa 92Kitabı okudu
Devşirme sınıfı eyaletlerde ve şehirlerde devleti temsil eden yüksek rütbeli askerî ve idari yöneticiler ve merkezî imparatorluk ordusunun asker ve subayları idiler. Onların yetiştiği kurum, temeli sağlam bir disipline dayanan ve özel eğitimlerin verildiği devşirme sistemi idi.
Sayfa 38 - İletişim Yayınevi
16. yüzyıl sonlarında uzun süren savaşlarda Müslüman ve Hıristiyan köylülerin (reaya ve beraya) çoğu askere alınmış olduğundan tımar toprağında düzenli tarım yapılamadığı için köylü toprağını terk etmişti. Ayrıca tımarların sipahi sınıfından olmayanların eline geçmesinden sonra "sipahi" adı taşıyan fakat sipahi olmayan yeni tımar sahiplerinin reaya ve berayaya adaletsiz ve haksız davranışları köylünün toprağını terk etmesinin diğer bir nedenini oluşturmuştur.
Sayfa 252 - İletişim Yayınevi
1615 yılında İtalyan seyyah Pietro Della Valle, Türk ordugâhını ziyaret eden diğer Hıristiyanlar gibi ordugâhta tanık olduğu sessizlik ve disiplini, şaşıracak kadar hayran olduğunu söyleyerek anlatır, burada gördüğü temizlik ve önemi hakkında bilgi verir:
"Her yerde düzen hakimdi. Mükemmel bir sessizlik vardı. Münakaşa, çekişme hiç yoktu; bir kaba söz veya şiddet, saldırı ifadeli kötü bir hece işitemezsiniz. Hıristiyan ordugâhında bulunmuş olanlar için bu gibi şeyler inanılmazdır. Bunun yanında ayrıca ordugâhta çok mükemmel bir temizlik vardı. Çöp tenekeleri, çukurlar gibi burnu ve gözü rahatsız edecek hiçbir şey yoktu. Çöpler ve atılacaklar yakılmış veya bölgeden dışarı atılmıştı. Askerlerin ihtiyaçları için yerde büyük çukurlar kazılmış ve bunlar tekrar toprakla doldurulmuştu. Böylece bütün ordugâh kirden arınmıştı. Aynı zamanda içki partileri ve kumar oyunları hiç yoktu. Bizim askerlerimizin bu gibi hataları ve yanlışları için bundan ders alınmalıdır."
Sayfa 453 - İletişim Yayınevi
İletiler
Henüz kayıt yok
Yorumlar ve İncelemeler
