Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gültekin Yıldız

Gültekin YıldızOsmanlı Askeri Tarihi yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
Editör
8.7/10
14 Kişi
64
Okunma
13
Beğeni
1.607
Görüntülenme

Gültekin Yıldız Gönderileri

Gültekin Yıldız kitaplarını, Gültekin Yıldız sözleri ve alıntılarını, Gültekin Yıldız yazarlarını, Gültekin Yıldız yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ulunay'dan naklen
O tarihte Mehterhane, memleketteki bütün hapishaneler gibi bir âlemdi. Mevkuf, maznun, mahkûm olanın günlük hayatındaki değişiklik evinden yahut dükkânından alınarak muayyen bir müddet için ayrı bir binada bulundurulmasından ibaretti. Bir mahpus dört duvar arasında kalıyor fakat hiçbir şeyden mahrum olmuyordu. Hele azılı ve paralı olursa mutlaka bir koğuşun başında bulunuyor ve o koğuşta bulunanlar emrine ve hükmüne tabi oluyorlardı. Hatırlı bir mahpusun aşçısı, uşağı vardı. Yemek malzemesi dışarıdan aldırılır, tatlısı ile tuzlusu ile ne isterse pişirtebilirdi. Hatta akşamları mükemmel meze ile çakıntı bile yapılırdı. O zamanki idare sisteminin esası "sızıltıya meydan vermemek" olduğu için hapishane müdürleri, gardiyanlar hapishanelerin bu şekilde idaresini pek tabii buluyorlardı. Onlar için bundan başka bir idare tarzı mevcut değildi. Yalnız müdür, "dostlar alışverişte görsün" kabilinden içeriye bir göz atmayı düşünürse hemen içeriye haber gönderir. Müdür beyin sözüm ona teftişi esnasında koğuşlarda kumara fasıla verilir, kısa bir müddet için esrar kabağı ortadan kaldırılırdı.
Al sana medeniyet Ali Efendi, al sana mamuriyet!
Bizans devrinde "Hipodrom", Osmanlı döneminde ise "At Meydanı" olarak bilinen ve her iki imparatorluğun da siyasi merkezi olarak görülen mekânda yan yana yükselen hapishane ve Zaptiye binalarını bir "medeniyet ve mamuriyet manzarası" olarak okuyucularına sunan Basiretçi Ali Efendi, Sultanahmed civarının mamur olması için açılışını hasretle beklediği yeni Zaptiye binasını tam altı ay sonra bir kez daha ziyaret edecekti. Ancak bu kez haber yapan bir gazeteci olarak değil, gazetesinde yayımlanan makalelerden dolayı tevkif edilip burada hapsedilen ilk basın mensubu olarak!
Reklam
Parmak uçlarında bir gece...
Selanik şehir merkezindeki bu sert muameleler bir yana, Fransa'nın oradaki temsilcisinin naklettiği bilgiye göre Kavala'daki durum vilayet merkezindekinden daha da kötüydü. Tavana bağlı zincirler ayakları ya da boyunlarına vurulan mahpuslar, havada asılı kalacak şekilde yukarı çekiliyorlardı. Bu muameleye maruz kalıp boyunlarından asılanlar bütün bir gece ayak parmaklarının ucunda kalıyor ve bazen yere bile zar zor değebildiklerinden neredeyse boğulacak hâle geliyorlardı. Mahpusları havaya doğru kaldıran bu zincirin ucu zindancının elinde idi. Kimi zaman üst mercilerden gelen işkence emrini uygulamak, kimi zamansa mahpustan bir şeyler koparabilmek için, ucu açılan bir delikle oturduğu yere kadar getirilmiş zincire hükmediyordu.
Günümüzde dünyanın "her yerinde", yani tarihin vücuda geldiği mekânın tamamında, sanki ezelden beri var olagelmiş görüntüsü verse de hapishanenin üç asır önce dünyanın "hiçbir yerinde" var olmadığı görülür.
Çünkü insan ancak zihnen teslim alındığı takdirde idare edilmesi sürdürebilir hala gelir.
Sayfa 5
Osmanlı Devleti'nin askerî mağlubiyetlerinde, istihbarat eksikliğinden ziyade istihbaratın gerektirdiği tedbirleri hayata sokmakta karşılaşılan siyasi, ekonomik, altyapısal engellerin rolü olmuştur.
Sayfa 251Kitabı okudu
Reklam
Askerî istihbarat faaliyetlerinin kapsamına bakıldığında, 1870-1914 arasında Osmanlı Devleti'nin artık ancak Doğu mahal verilmemiş; ayrıca başta Rusya olmak üzere düşmanın gizli harekât planlarını zaman zaman ele geçirilmeye muvafak olunmuştur. Avrupa ve Batı Asya'da bölgesel bir güç olarak tanımlanabileceği ve toprak bütünlüğünü korumayı amaçlayan savunma pozisiyonunda bir denge stratejisi izlediği anlaşılmaktadır. Bununla beraber, siyasi ve diplomatik sektörde olduğu kadar askerî sektörde de Osmanlı devlet adamlarının yeryüzünün diğer noktalarındaki çatışma ve muharebeleri izlemeye çalıştıkları ve istihbarat ağlarının yetmediği durumlarda yabancı basın ve diplomatik kanallardan bilgi edinmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Askerî istihbarat faaliyetlerinde, giderek artan oranda açık kaynaklara yer verilirken, özellikle komşu devletler için farklı devlet birimlerinin görevlendirildiği muhbirler ve casuslardan da istifade edilmiştir. Devletlerarası hukuk açısından suç kabul edilen bu tür gizli istihbarat çalışmalarında başarılı olunduğu ve diplomatik bir probleme
Sayfa 250Kitabı okudu
Osmanlı Devleti'nin mağlubiyeti ile neticelenen 1877-78 Harbi (93 Harbi) sonrası, Osmanlı karar vericileri Rusya'ya karşı daha fazla ilgi göstermeye başlamışlar ve bilhassa 1880'lerin başından itibaren Rusya'nın tekrar savaş açabileceğine dair her türlü işaret sefaret, şehbenderlik, mahallî mülki idareci (kaymakam, vali), ordu müşirlikleri ve ona bağlı kumandanlıklar ve nihayet hafiyeler vasıtasıyla takip edilmeye çalışılmıştır.
Sayfa 166Kitabı okudu
istihbarat, öngörülebilirliği arttırır;
Balkan yarımadasının en batısında yer alan Sırbistan ve Karadağ'ın benzeri askerî faaliyetlerinin de, yine hem o ülkelerdeki sefaretler hem şehbenderlikler hem de bölgeye konuşlandırılmış hudut komutanlıkları tarafından takip edilerek İstanbul'a rapor edildiği vâkidir. Osmanlı Devleti'nin 93 Harbi arefesinde Sırbistan ve Karadağ ile harbe girmesinden 4 ay önce Simlin Şehbenderliği'nden gönderilen 16 Şubat 1876 tarihli bir istihbarat raporunda, Sırpların her türlü harp tedariğinde bulunarak ilkbaharda Karadağlılar ile ittifak edip Osmanlı Devleti ile muharebeye girmeyi ve Bosna-Hersek Eyaleti'ni Osmanlı Rumelisinden koparmak için komiteler vasıtasıyla umumi bir ihtilâl çıkarmayı planladıklarının belirtilmiş olması kayda değerdir.
Sayfa 131Kitabı okudu
Bilhassa II. Abdülhamid döneminde, bütün diğer mülki ve askerî personel gibi ataşemiliterlerin de bazen aylarca maaş alamadıkları ya da ataşe maaşı ve normal askerlik tahsisatlarının vazifelerini hakkıyla yerine getirmek için yeterli olmadığından şikayet ettikleri vâkidir.
Reklam
bilgi, güçtür...
Ataşenin görev yaptığı devletin tarihi hakkında fikir ve bilgi sahibi olması, güncel durumunu kavramasını da kolaylaştıracaktır. Askerî ataşe sadece askerî işler ve ilişkilerle meşgul olmamalı, askerî kaynaklardan aldığı bilgileri tamamlamak ve sağlamlaştırmak adına siyaset dünyasının her tarafında ve o ülkenin seçkin topluluklarında da güvenilir dostlar bulmaya ve askerî havadisler alabileceği münasebetler kurmaya gayret etmelidir. Ataşemiliterin ahali içinde kurduğu dostluklar ne kadar çok ise, savaş halinde elçilikle birlikte ülkesine dönse bile oranın durumundan bilgi almaya devam etme ihtimali o derece yüksek olacaktır.
ataşemiliter rütbeleri hakkında;
Ataşemiliterlerin ağırlıkla erkân-ı harbiyye zâbitlerden (kurmay subaylardan) seçilmiş olmasında, merkezî karargâhın beklentilerine onların daha rahat cevap verebilecekleri düşüncesi yanında, ataşemiliterlik görevinin bir tür meslek içi eğitim imkânı olarak görülmesinin de rolü olsa gerektir. Bununla beraber, kıta subaylarının da askerî ataşe olarak tayin edildikleri vâkidir. Araştırmada elde edilen verilere bakıldığında, ataşemiliter olarak tayini çıkan zâbitlerin rütbelerinin mülâzım-ı sânilikten (teğmen) mirlivalığa (tuğgeneral) kadar geniş bir yelpazeyi içine aldığı söylenebilirse de, umumiyetle kolağası (üst yüzbaşı) ve kaimmakam (yarbay) arası rütbe sahiplerinin bu görevi üstlendikleri görülmüştür. Nadiren de olsa süvari ve tabip sınıfı zâbitlerin de ataşemiliterlik görevine getirildiği olmuştur.
288 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
-Çıkarım-
Geçmişi muhasebe edip geleceğe yön tayin edebilmek için bugünün hadiselerini iyi 'okuyup' istihbar etmek gerekir.(185.sayfa:Rus-Japon Savaşı ve Bulgaristan ın durumunu özetler nitelikte çıkarım)
Osmanlı Devleti'nde Askeri İstihbarat
Osmanlı Devleti'nde Askeri İstihbaratGültekin Yıldız · Yeditepe Yayınevi · 201919 okunma
"Çıkarım"
Yirminci yüzyılın başında dahi,Osmanlı ordusu ve donanması ile ülkenin lojistik altyapısındaki yetersizlik,dış askeri istihbarat faaliyetleri çerçevesindeki haber toplama ve analiz çalışmalarının erken uyarı fonksiyonunu yerine getirmesinin önüne geçmiştir.Askeri birliklerini barış zamanında harbe hazır tutmayan ve gereken hızda seferber edemeyen Osmanlı Devleti'nin merkezi idarecileri,hem muhasımları hem de Avrupa siyasetinin diğer başat aktörlerini statükoyu muhafaza etme hususunda ikna etmekten medet ummuşlardır.
Sayfa 183 - YeditepeKitabı okudu
122 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.